Uyanık: ‘Kastamonu Üniversitesi’nde çok ciddi yurt sorunu var!’

İlim Yayma Cemiyeti (İYC) Kastamonu Şubesi’nin 33. olağan genel kurulu İYC Konferans Salonu’nda yapıldı.

İYC Üyesi Hafız Serkan Arslan’ın Kur’an-ı Kerim tilaveti, saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunması ile başlayan genel kurulda divan başkanlığını Turgut Arslan, katip üyeliklerini Hamit Serdar Yılmaz ve Ufuk Tidim yaptı.

Genel Kurula AK Parti Kastamonu Milletvekilleri Halil Uluay ve Fatma Serap Ekmekci, AK Parti İl Başkanı Ahmet Sevgilioğlu, İl Genel Meclisi Başkanı Doğan Ünlü, önceki dönem Belediye Başkanı Tahsin Babaş, bazı kurum ve kuruluş müdürleri, parti başkanları ve siyasiler, STK başkan ve yöneticileri, İlim Yayma Cemiyeti Kastamonu Şube Başkanı Mehmet Uyanık ve yönetimi ile üyeleri ve çok sayıda davetli katıldı. Genel kurulda gündem maddeleri görüşülerek oy birliğiyle kabul edildi. 

İl Müftüsü Bekir Derin tarafından dua edilen genel kurulda katılımcılara Kastamonu’nun yöresel tiridi ve ekşisi ikram edildi. 

Genel kurul sonunda İlim Yayma Cemiyeti Kastamonu Şubesi Mehmet Uyanık başkanlığındaki yönetim kurulu asil üyeliklerine; Mahmut Sami Kılıç, Hasan Yetişken, Mustafa Özkan, Ekrem Mutlu, Mehmet Arslan ve Burak Arslan, denetim kurulu asil üyeliklerine de, Hamit Serdar Yılmaz, Mücahit Temur ver Necati Boz seçildi.

Öte yandan İlim Yayma Cemiyeti Merkez Genel Kurulu’nda Kastamonu’yu Mehmet Uyanık, Hüseyin Akpınar, Sinan Aktaş, Necati Atak, Muzaffer Demirci ve Ahmet Özsoy temsil edecek. 

145 üyesi bulunan Kastamonu İlim Yayma Şubesi genel kurulunda Mehmet Uyanık, Doğan Ünlü, Ahmet Sevgilioğlu, Fatma Serap Ekmekci ve Halil Uluay konuşma yaptı.  

UYANIK: “İLÇELERDE KASTAMONU ÜNİVERSİTESİ ÖĞRENCİLERİ, ÇOK CİDDİ YURT PROBLEMİ YAŞIYOR”

İlim Yayma Cemiyeti Kastamonu Şube Başkanlığı’nın 33. Olağan genel Kurul’unda açılış konuşması yapan Şube Başkanı Mehmet Uyanık;

“Kastamonu’da 33. genel kurulumuzu ve tam 51 yıllık hizmetimizi kutlamak için buradayız. Türkiye genelinde ise 73. hizmet yılımızı geride bırakarak 74. yılımıza girmiş bulunuyoruz. İlim Yayma Cemiyeti nedir ve nasıl bu kadar köklü bir geçmişe sahip olabilmiştir? Eğer bu 74 yıl boyunca, yani üç çeyrek asırdır, hiçbir aksama yaşanmamışsa, bunun altında büyük bir güven, sağlam bir inanç ve sağa sola yalpa yapmadan dümdüz giden bir dava vardır. İşte bu dava, cemiyetimizin temelini oluşturuyor. Ben 6 yıldır Kastamonu İlim Yayma Cemiyeti şube başkanlığı görevini yürütüyorum. Bu görevi arkadaşlarımızın teveccühüyle üstlendim. Bugün başka bir aday çıkarsa, bu görevi hemen devretmeye de hazırım. Ancak görevime devam etmem uygun görülürse, aynı azim ve kararlılıkla hizmet etmeye devam edeceğim, inşallah. Peki, İlim Yayma Cemiyeti neler yapmıştır, neler yapmaktadır? Kastamonu özelinde konuşacak olursak, cemiyetimiz şu anda 19 farklı alanda hizmet veriyor. Bu hizmetlerimizin karşılığı olarak, Türkiye genelinde yapılan bir değerlendirmede 92.8 puan alarak Kastamonu şubemiz birinci olmuştur. Bu başarıyı buradaki tüm arkadaşlarımızla paylaşıyorum ve hepsine teşekkür ediyorum. Bazı hizmetlerimizi kısaca özetlemek istiyorum: İlim Yayma Cemiyeti, yurt hizmetleri konusunda önemli çalışmalar yapmaktadır. Kastamonu’da 200 öğrenci kapasiteli erkek yurdumuz ve 100 öğrenci kapasiteli kız yurdumuz bulunmaktadır. Yurtlarımız, üniversite kampüsüne uzak olduğu için diğer yurtlardan farklı bir hizmet sunuyoruz. Öğrencilerimizin rahat edebilmesi için servis araçları tahsis ettik ve her iki saatte bir düzenli olarak kampüse ulaşım sağlıyoruz. Böyle hizmetler yapıyoruz. Öğrencilerimize yemek hizmetlerinde öğrenciler bir araya gelir ve o akşam hangi yemek yenileceğine öğrencilerimiz karar verir. Biz öğrenci odaklıyız. Öncelikle öğrencilerimize sevgimizi gösteriyor, onların gönlünü kazanıyoruz. Ardından da İlim Yayma Cemiyeti’ni sevdiriyoruz. İlim Yayma Cemiyeti olarak Kastamonu Üniversitesi’nin 27 bin öğrencisi olduğunu biliyoruz, ancak yalnızca 200 öğrencimiz bizim yurtlarımızda kalıyor. Maalesef, Türkiye genelinde olduğu gibi Kastamonu’da da özgürlükçü bir hareket takıntısı var, sayın vekillerim. Üniversitenin 34 bin kayıtlı öğrencisi bulunuyor, ancak bunlardan 7 bin öğrenci beklemededir, yani kayıtlı olmalarına rağmen şehirde değildir. Kastamonu’daki 27 bin öğrencinin 11 bini ise ilçelerimizde eğitim görüyor. Ne yazık ki ilçelerdeki öğrenciler ciddi mağduriyetler yaşıyorlar. Batman’dan beni arayan bir aile, “Çatalzeytin’de yurdunuz var mı?” diye sorduğunda cevap veremiyorum ve üzülüyorum. Cide’de öğrenci kalabileceği bir yer var mı diye sorulduğunda yine üzülüyorum. Ama bu bölgelerde bir şeyler yapılması için elimizden geleni yapıyoruz. Dostlarımızı arayarak, bu konuda destek sağlamaya çalışıyoruz. Yeter ki öğrenci Kastamonu’ya gelsin, okusun ve tahsilini tamamlayarak memleketine dönsün istiyoruz. Bu yüzden, bir ilçeye yüksekokul açılmadan önce mutlaka altyapısının düşünülmesi gerekiyor. Öğrenci nerede kalacak, nerede yemek yiyecek, nasıl ulaşım sağlayacak, ona kim sahip çıkacak? Bunlar çok önemli meseleler. Kastamonu’daki üniversite öğrencilerinin yaklaşık 7.500’ü Kredi ve Yurtlar Kurumu’nun (KYK) yurtlarında kalıyor. Bin kadar öğrenci ise bizim gibi özel yurtlarda barınıyor. Ancak yaklaşık 9 bin öğrenci, maalesef özgürlük adına şehirde evlerde kalıyor. Bu durum kötü mü? Öğrenci neden evde kalmak ister? Daha rahat olmak için. Ama bu rahatlık nedir? İşte bu soruların cevabını hem biz düşünmeli hem de öğrencilerimizin daha sağlıklı ortamlarda eğitim almasını sağlamalıyız. Öğrenciler arasında maalesef gece geç saatlere kadar uyanık kalma ve sabah derslere geç gitme gibi alışkanlıklar yaygındır. Saat 1, 2, hatta 3’te yatıp, sabah 9’da ders başlamasına rağmen 10’da uyanan öğrenciler oluyor. Ancak elhamdülillah, İlim Yayma Cemiyeti’nin öğrencileri bu gruptan değildir, arkadaşlar. Biz, öğrencilerimizi bir aile ortamında karşılar, onlara kendi çocuklarımız gibi yaklaşırız. Onlarla sohbet ederiz, onları dinleriz. Öğrencilerimiz hem beni hem de yurt müdürlerini tanır ve güvenir. Zaman zaman birebir sohbet eder, hatta aile sırlarını bile paylaşırız. Onlara İlim Yayma Cemiyeti’nin bir aile yuvası olduğunu hissettiririz. Bugüne kadar cemiyetimizden mezun olmuş, yurtlarımızda kalmış öğrencilerimiz devletin önemli kademelerinde yer almıştır” dedi.ÜNLÜ: “İLİM YAYMA CEMİYETİMİZLE GURUR DUYUYORUZ”

İl Genel Meclisi Başkanı Doğan Ünlü ise şunları söyledi;

“1974 yılından bu yana Kastamonu’da tam 51 yıldır faaliyet gösteren, Türkiye genelinde ise 74 yıllık bir geçmişe sahip olan İlim Yayma Cemiyetimizden bahsetmek istiyorum. Mehmet abi de belirtti, böyle uzun bir süre boyunca hem inandığı yolda yürüyebilmek, hem de bir duruş sergileyebilmek kolay bir iş değil. Onca zorluk ve badireye rağmen çizgisinden sapmadan ayakta durabilen, mücadelesini sürdüren ender kuruluşlardan biri olan İlim Yayma Cemiyetimizle gurur duyuyoruz. Ülkemizde saymakla bitiremeyeceğimiz kadar sıkıntılı süreçler yaşandı. Ancak tüm bu süreçlerde İlim Yayma Cemiyeti, dimdik ayakta kalmayı başardı. Bugün burada, divan başkanımız cami protokolünden bahsetti. Evet, aslında gönülden isterim ki her toplantıda bu resmi protokolü biraz tersine çevirelim. Biz, cemiyetimizin toplantılarını bir aile toplantısı olarak görüyoruz. Bundan sonraki toplantılarda, Başkanım, özellikle bu davaya daha çok hizmet etmiş büyüklerimizi ön saflarda görmemiz gerektiğini düşünüyorum. Onların katkısı ve mücadelesi hepimizden çok daha fazla. Biz belki onların yüzde biri kadar bir katkı sağlayabilmişizdir. Allah onlardan razı olsun. Hepsine teşekkür ediyoruz. Ebediyete irtihal eden, Rahman’a kavuşanlara da Allah’tan rahmet diliyoruz. Bugün ayrıca uzun yıllar Esnaf Odası Başkanlığı yapmış olan Dursun Ergin Başkanımızın vefat ettiğini öğrendik. Kendisine Allah’tan rahmet, mekânının cennet olmasını diliyorum. Bu vesileyle, bu topraklar üzerinde şehadet şerbeti içmiş tüm şehitlerimize de rahmet diliyoruz. Mücadele etmek her zaman önemli. Dünyada herkes bir mücadele içerisinde. Emperyalist ülkeler, kendi menfaatleri doğrultusunda ekonomik, siyasi ve kültürel alanda sürekli bir mücadele veriyor. Ancak bizim mücadelemiz farklı; bizim mücadelemiz, hak ile batılın mücadelesi. Biz, her zaman hakkın ve hakikatin yanında olduk, olmaya da devam edeceğiz. Cumhurbaşkanımız, İlim Yayma Cemiyetiyle ilgili bir konuşmasında şöyle demişti: “İlim Yayma Cemiyeti, yetiştirdiği insanlarla her zaman bir meyveye dönüşmüştür. O meyvelerden biri de benim.” Gerçekten de cemiyetimiz, çok kıymetli insanlar yetiştirdi. Onların ufkunu açarak bir yerlere gelmelerine vesile oldu. Bu kolay bir süreç değildi, büyük bir emek sarf edildi. Bugün cemiyetimizin 145 üyesi olduğunu biliyoruz. Benim bir temennim var: Bu sayıyı artırmalıyız. Her birimiz birer, ikişer kişi daha kazandırabilirsek, cemiyetimizi büyütebiliriz. İnşallah bir dahaki toplantıya kadar bu üye sayısını artırarak 500’e çıkarabiliriz. Çünkü ne kadar birlik olursak, kardeşliğimizi büyütürsek, etkileşim ve çalışma alanlarımız da o kadar artacaktır. Kastamonu, ülkemiz ve dünya mazlumları için hep birlikte çalışmaya devam edeceğiz. Bulunduğumuz görevler bize emanettir. Bu emanetin bilincinde, inandığımız yolda ilerlemeli ve değerlerimizi koruma adına mücadele etmeliyiz. İlim Yayma Cemiyeti, bizlere her zaman büyük kazanımlar sağladı. Rabbim, cemiyetimizden ve büyüklerimizden razı olsun. Cemiyetimizin hizmet alanlarından faydalanarak yeni nesiller yetiştirmek hepimizin boynunun borcudur.Bugüne kadar görev yapan tüm yönetimlere teşekkür ediyor, yeni yönetime başarılar diliyorum. Rabbim, İlim Yayma Cemiyetimizin nice elli yıllar boyunca ayakta kalmasını ve bu mücadeleyi sürdürmesini nasip eylesin.”SEVGİLİOĞLU: “MİLLETİME HİZMET EDEBİLİYORSAM, BUNDA İLİM YAYMA CEMİYETİMİZİN BÜYÜK BİR PAYI VAR”

İlim Yayma Cemiyeti hakkında küçük bir anektod paylaşan AK Parti İl Başkanı Ahmet Sevgilioğlu da;

“İlim Yayma Cemiyetimizin kongresinde sizlerle birlikte olmaktan büyük bir onur duyduğumu belirtmek isterim. Bugün burada, Ahmet Sevgilioğlu olarak sizlere hitap edebiliyorsam ve yüksek mimar olarak milletime hizmet edebiliyorsam, bunda İlim Yayma Cemiyetimizin büyük bir payı olduğunu vurgulamak isterim. Girişte sayın Cumhurbaşkanımızın bir videosunu izledim. Bu video beni çok etkiledi ve kendime bir şeyler çıkardım. Sayın Cumhurbaşkanımız, “İlim Yayma Cemiyetinin sofralarında yetiştik, sofralarına oturduk, çorbalarına kaşık attık, çaylarını içtik” diyor. Aynı şekilde, ben de bir burs vesilesiyle İlim Yayma Cemiyetiyle tanıştım. Bu kardeşiniz, 1994 yılında üniversiteye yeni başlamıştı. O dönemde, milletvekili çocuklarıyla birlikte, otel konforunda yurtlarda kalıyorduk. Üniversitenin hep bu şekilde geçeceğini sandık. Ancak bir iki ay sonra bana, “Ahmet Sevgilioğlu, yurtta çok doluluk var, kendine başka bir yer bak” dediler. İstanbul’a yeni gelmişim, taşradan gelmişim, şehri hiç bilmiyorum ve o günkü gibi geniş yurt imkânları da yok. İşçi bir babanın çocuğu olarak, aynı anda okuyan iki üniversite öğrencisinden biriyim. Tabii o anda aklımız ermedi. Kendi kendime, “Demek ki bu kadar bizim üniversite hikayemiz. Birkaç ay sonra buradan döneriz, demir-çelik fabrikasında işçi olur, oradan emekli oluruz” dedim. O sıralarda, bir büyüğüm olarak babama danışmaya karar verdim. Postaneye gidip babamın iş yerini aradım. Durumu anlattım ve babamın “Oğlum, atla gel” diyeceğini bekliyordum. Ama babam, “İki saat sonra beni ara” dedi. İki saat sonra tekrar aradım. Bana Çağlayan’da bir adres verdi ve “Buraya git” dedi. Verilen adrese gittim. Beni orada bir avukat bekliyordu. Daha sonra bu avukatın, dönemin Karabük Milletvekili ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Mehmet Ali Şahin olduğunu öğrendim. Kendisinin sekreteryası bana başka bir adres verdi ve “Buraya gidin, sizi orada karşılayacaklar” dedi. O adrese gittim; İlim Yayma Cemiyeti’nin yurdu çıktı. Beni içeri aldılar, “Kimsin, nesin?” diye sormadan yerimi gösterdiler. Yaklaşık 3-4 ay boyunca beni orada ağırladılar. Bugün burada sizlere hitap edebiliyorsam, bu Fehmi Hoca’mızın ve İlim Yayma Cemiyetimizin katkıları sayesindedir. Belki biz resmî olarak üyeleriniz değiliz ama gönülden bağlıyız. Gönül üyeliğimizi kabul etmenizi rica ediyorum. Geçmişte olduğu gibi, milli ve manevi değerlere bağlı gençler yetiştiren bu güzel ilim ve irfan yuvalarının, artarak çoğalmasını Rabbimden diliyorum. Bugüne kadar görev yapmış olan tüm başkan ve yöneticilere şükranlarımı sunuyorum. Bundan sonra görev alacak arkadaşlarıma ve büyüklerime de Rabbimden yardım ve başarılar diliyorum” şeklinde konuştu.EKMEKCİ: “SİZ İLİM YAYMA CEMİYETLİLER; DÜNÜN DE, BUGÜNÜN DE, YARININ DA AKINCILARISINIZ”

AK Parti Kastamonu Milletvekili Fatma Serap Ekmekci,

“Ne zamanki İlim Yayma Cemiyeti ismini duysam zihnimde hemen bir mısra beliriyor: "Haykırdı ak tolgalı beylerbeyi 'İlerle 'Bir yaz günü geçtik Tuna'da kafilerle…" Siz İlim Yayma Cemiyetliler; dünün de, bugünün de, yarının da akıncılarısınız. Tuna boylarından Filistin'e, Bosna'dan Suriye'ye, Türkiye'den dünyanın neresinde bir Müslüman varsa oraya İlim Yayma Cemiyeti hazır ve nazır. Yorulmazsınız. Cesaretinizi her ne şartta olursa olsun asla ve kat'a yitirmezsiniz. Anadolu irfanı ile mayaladığınız ilmi dağları da denizleri de aşar ve zerre eksiltmeden muhakkak bekleyenine ulaştırırsınız. Yunus Emre'lerimiz, Şeyh Edibali'lerimiz, Şeyh Şaban'ı Velilerimiz ve nice erenlerimiz, evliyalarımız, ilim akıncılarımız sayesinde Selçuklu olduk, Candaroğlu olduk, Osmanlı olduk, Türkiye olduk. Cumhurbaşkanımız, Genel Başkanımız sayın Recep Tayyip Erdoğan, İlim Yayma Cemiyeti'nin kutlu kuruluş dönemini merhum Sabahattin Zaim'den şu şekilde aktarıyor; “1951 Türkiye'sinin manzarası şuydu. Bütün müminler, inançlılar, bir tek cümleyle cahil ve fakirdiler. Ne ilim adamımız vardı, ne iktisadi gücümüz ne şirketimiz ne radyomuz ne özel okulumuz ne bilim adamımız ne tüccarımız ne derneğimiz ne vakfımız vardı. Tamamen teşkilatsız bir toplumduk. Bütün gayrimüslimlerin vakıfları, teşkilatları vardı. Niçin? Çünkü Osmanlı Devleti'nde millet sırtını devlete dayamıştı. İçtimai meseleler bilaistisna devlet tarafından organize edilirdi. Devlet arkasından çekilince millet adeta çırılçıplak ortada kaldı. 1950 sonrasında kurumlaşmak, cemiyetleşmek başladı. İlk cemiyetimiz de İlim Yayma Cemiyeti'ydi."“TÜRK MİLLETİ'NİN BAĞRINDAN ÇIKTI BU CEMİYET”

İlim yayma cemiyetinin önemine değinen Milletvekili Ekmekci, şöyle konuştu;

“11 Ekim 1951 tarihinden beri yazılan destanın adıdır İlim Yayma Cemiyeti. Ariflerin kalemiyle gönüllere yazıldı bu destan. Suya düşen sureti bile silinmez kalır. Göğe varan sedası tarihte baki başköşeyi alır. Türk Milleti'nin bağrından çıktı bu cemiyet. Ne toprakla gömülür ne zorla sürülür. Ulu bir çınardır bu izzet... Ne kökü kurur ne dalı sökülür. Ülkemizin dört bir mecrasına temel atmış bir memleket kurum İlim Yayma Cemiyeti. 185 şube, 102 eğitim merkezi, 157 yurt. İlmek ilmek işliyorsunuz. Damla damla bereket taşıyorsunuz. İmece bu işte. Allah yolunda hayır ve hasenat bu işte. İstiklal ve istikbal yolunda serden geçmek bu işte. Aziz milletimiz size müteşekkir."ULUAY: “İLİM YAYMA CEMİYETİ, NUSRET MAYIN GEMİSİ’NE BENZER”

Genel kurulun son konuşmasını yapan AK Parti Kastamonu Milletvekili Halil Uluay ise şunları kaydetti;

“Biz bu salonla da sık sık bir araya geldik. Kastamonu’ya ilk geldiğimizde, hatta Taşköprü’den, İmam Hatip’ten geldiğimizde, yan tarafta bizim eski bir binamız vardı, hatırlayanlar bilir. Allah’a şükür, o eski binalardan buralara geçtik. İlim Yayma Cemiyeti’nin geçmişi üç çeyrek asırdır. Ancak aslında İlim Yayma Cemiyeti, Türkiye Cumhuriyeti ile yaşıt bir cemiyettir. İlim Yayma Cemiyeti’ni kuran irade, Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran irade ile aynı ruha sahiptir diyebiliriz. Belki resmî olarak 1950’lerde kurulmuştur, ama kurucularını incelediğinizde, bu iradenin Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşuna kadar uzandığını görürsünüz. Devletimizin yönetiminde zaman zaman aksaklıklar yaşandığında, onu doğru yola iletecek bir yapı olarak İlim Yayma Cemiyeti, devletle birlikte hayatiyetini sürdürmüştür. Daha önceki birçok konuşmamızda da söylediğimiz gibi, İlim Yayma Cemiyeti’ni Nusret Mayın Gemisi’ne benzetiyoruz. Nusret Mayın Gemisi, 1. Dünya Savaşı sırasında, Çanakkale Savaşı’nda Boğaz’a paralel şekilde mayın döşemiştir. Tarihçiler bilir ki normalde paralel döşenen mayınlar, savaş gemilerine ciddi zarar vermez. Ancak o dönemde, mayınları Boğaz’ı kesen bir şekilde döşemek projektörler tarafından fark edilebileceği için mümkün değildi. Bu yüzden gemi komutanı, “Bari elimdeki mayınları paralel bir şekilde döşeyeyim” demiştir. Allah’ın hikmetiyle, İngiliz gemileri bu mayınlara çarpmış, daha sonra paniğe kapılıp koya saklanmaya çalışan gemilerin neredeyse tamamı imha edilmiştir. İlim Yayma Cemiyeti de bu yönüyle Nusret Mayın Gemisi’ne benzer. On binlerce öğrenci arasında iki yüz öğrencisi var dedi. Türkiye’de milyonlarca öğrenci arasında belki sayıca az gibi görünebilir. Ancak bu öğrenciler, Nusret Mayın Gemisi’nin döşediği mayınlar gibi, memlekete yapılan saldırıları bertaraf eden bir iradeyi temsil eder.” Bu haberi kaçırmayın ‘Araç-İhsangazi OSB, Kastamonu’yu büyükşehir yapacak’ Devamını Oku