1997 yılında Kastamonu’ya gelen ve ilk dönemlerinden itibaren yaptığı onlarca çalışmayı Dünya Gazetesi’ne anlatan Vali Enis Yeter; o dönemki tecrübelerini kamuoyuna aktararak; günümüz mülki idare amirleri, yöneticileri ve siyasetçilerine de ayna tutmaya devam ediyor.
Vali Enis Yeter’in; Dünya Gazetesi’ne verdiği demeçlerin ilimizle ilgili kısımları şu şekilde:
Kastamonu'daki valilik sürecinizde kültürel mirasın canlandırılmasına yönelik deneyimlerinizden bahsedebilir misiniz?
Kastamonu Valiliği görevine başladığımda kenti ilk defa görüyordum. Arkasına kaleyi alarak tepeye yaslanmış güzel bir doku oluşturuyordu. Kent, tarihi dokusunu koruyordu ama konaklar kaderine terkedilmişti. Restore edip hizmete sundu Valilik görevine başladıktan sonra her sabah Vali Konağından çıkıp Hükümet konağına gitmeden önce Kültür Müdürünün organizesiyle şehirde iki konak gezip, hem konakları tanıdım hem de ev sahipleri ile çay, kahve içerek onlardan konakların hikâyesi dinledim. Görev yaptığım 2003 yılına kadar ki altı yıllık süreçte il özel idaresi (Valilik yerel yönetimi) bütçesinden ya da Valinin başkanı olduğu çeşitli vakıfların bütçelerinden birçok konağı satın alarak restore ettik ve farklı fonksiyonlar verdik. Bir kentin tümünü kapsayan bu çalışma, ülkede bir ilkti. Sirkeli Konağı, Sepetçioğlu Konağı, Toprakçılar Konakları, Mazlumcuoğlu Konağı, Tahir Efendi Konağı, Eflanili Konağı, Ellezler Konağı, Münire Medresesi El Sanatları Çarşısı, Konyalı Konağı bunlardan bazıları. Tarihi binaları yıkıp yol ya da meydan açan selefim Valiler yerine, restore edip hizmete sunan Vali imajı veriyordum. Nitekim 1936-1940 yılları arasında Kastamonu’da Valilik yapan Avni Doğan tarafından kentin ortasından akan Karaçomak Deresine nazır yalı konaklar yıkılarak cadde açılmış ve “Doğan Caddesi” adı verilmiştir. 1961- 1966 yılları arasında görev yapan Necdet Yalçın tarafından ise Nasrullah Camiinin etrafındaki konaklar yıkılarak meydan açılmıştır. İl özel idaresine ait alanda Valilikçe, Mimar Vedat TEK Anı, Sanat ve Restorasyon Merkezi kurulmuştur. Böylece gerek projelendirme süreci hızlanmış ve maliyet düşürülmüş, gerekse yapım restorasyon çalışmaları süratli, sağlıklı ve ucuz bir nitelik almıştır. Köy ustaları burada istihdam edilerek yanlarına gençler verilmiş böylece alaylı mektepli karışımı bir atölye vücuda getirilmiştir. Osmanlı dönemindeki tamir ambarlarının fonksiyonunu görmüştür. Bu Merkez bir ilk uygulama idi ve 2005 yılında 5226 sayılı Yasayla uygulamaya giren ve büyükşehir belediyelerinde, il özel idarelerinde ve Kültür ve Turizm Bakanlığınca izin verilen belediyelerde kurulması öngörülen Koruma Uygulama ve Denetleme Bürolarının (KUDEB) öncüsü olmuştur. ‘’
‘’Tarihi Halkevi binası onarıldı Mimar Vedat TEK’in eseri olan Hükümet Konağının zemin katı Valilik imkânlarıyla “Kent Tarihi Müzesi” olarak düzenlenmiş ve 2002 yılında açılmıştır. Türkiye’de açılan ilk kent tarihi müzesidir. 1925 yılında Atatürk’ün de ziyaret ettiği ve kitap alınması için 500 lira para bağışında bulunduğu Memleket Kütüphanesi, il özel idaresi personel yemekhanesi olarak kullanılmakta iken boşaltılmış ve restore edilerek, Resim ve Fotoğraf Müzesi olarak 24.11.2002 tarihinde hizmete girmiştir. Kültür Bakanlığı Genel Müdürlerinden Nail Tan tarafından 120 orijinal resim tablosu buraya bağışlanmış ve daimî sergi olarak teşhir edilmiştir. 1937 yılında Vali Avni DOĞAN tarafından temeli atılan ve 6 Aralık 1938 tarihinde dönemin Cumhurbaşkanı İsmet İnönü tarafından ilk yurt gezisi kapsamında açılan eski Halkevi binası kullanılamaz halde iken, Valiliğimizce onarılarak, 23 Nisan 2002 tarihinde Çocuk ve Ulusal Egemenlik Bayramında “Viyana Esintileri” opereti ile tekrar hizmete sunulmuştur.
İlde bulunan ve koruma altındaki yapıların envanterinin çıkarılarak bilgi bankası oluşturulması çalışması başlatılmıştır. Devrekâni ilçesindeki Kınık bölgesindeki Hitit döneminin önemli merkezinde Ankara Üniversitesi hocalarından rahmetli Prof. Aykut Çınaroğlu başkanlığında gerçekleştirilen kazı çalışmalarına maddi destek verilmiş ve çok değerli eserler gün yüzüne çıkarılmıştır. Bu buluntular Kastamonu Müzesinde teşhir edilmektedir. Kültürel değerlere öncelik verildi Kastamonu'ya on kilometre mesafede Kadıdağı mevkiinde maliyeden yüz dönüm yer İl Özel İdaresine tahsis ettirilerek, Doğa ve Kültür Köyü-Açık Hava Müzesi kurulmasına başlanmıştır. Kültürel değerlerin öğrencilerimize ve insanımıza tanıtılması için çaba sarf edilmiştir. ‘’
‘’KASTAMONU’DAN TÜRKİYE’YE ÇAĞRI’’
‘’Bu amaçla İl Özel İdare Müdürlüğü'ne 2000 yılında 30 kişilik bir otobüs satın alınarak eğitim ve öğretim yılında her gün iki sınıfa üçer saatlik gezi programı yapılmıştır. 3 Haziran 2000 tarihinde Kastamonu Valiliğinin öncülüğünde ve ev sahipliğinde, İçişleri Bakanlığı, Çekül, Mimarlar Odası ve Marmara ve Boğazları Belediyeler Birliği ile ortaklaşa Kastamonu’da, “Kültürel Değerlerin Korunmasında Yerel Yönetimlerin Rolü ve Sorumluluğu Sempozyumu” düzenlenmiştir. Sempozyum sonucunda yayınlanan Kastamonu Kültür Bildirgesi, önemli ilkeler, ortaya koymuştur. Şu cümlesini belirtmekte yarar görüyorum: “Kastamonu’da başlatılan süreç, herhangi bir koruma kampanyası değil, 2000’leri kimlikli, kültür değerlerine yabancılaşmayan ve uygarlık sürecinde geçmişin tüm birikimlerinden güç alarak daha ileriye ulaşma hedefini kucaklamış bir ülke ve toplum olma yürüyüşüdür. Bu yürüyüşe herkesin katılmasını bekliyoruz…”. Bu çağrıya uyarak bir buçuk ay sonra 21 Temmuz 2000 tarihinde, Bursa’da Tarihi Kentler Birliği kurulmuştur. Başka bir ifadeyle Kastamonu’da gerçekleştirilen Sempozyum ve arkasından yayınlanan Bildirge, Tarihi Kentler Birliğinin düşünsel temelini oluşturmuştur. Gerek Kastamonu’daki Valiliğimizce yapılan çalışmaların kamuoyuna yansımasıyla gerekse Tarihi Kentler Birliğinin kurulmasıyla yerel yönetimlerin dikkati kültürel değerlerin yıkımı yerine kazanımına yönelmiş ve ülke genelinde güzel sonuçlar elde edilmiştir.’’
KAYMAKAMLARLA BULUŞMA…
‘’Mahalli İdareler Genel Müdürü olarak görev yaparken Kastamonu Valiliğine atandım. Valilik görevine başladığım 15 Eylül 1997 tarihinde karşılamaya gelen on dokuz ilçe Kaymakamına, “Ayrılmamalarını ve bir saat sonra kendileriyle toplantı yapacağımı”, ilettim. Bir saat sonraki toplantıda, Bugünden itibaren yeni bir modelin uygulamaya konulacağını, bunun İlçe Köylere Hizmet Götürme Birliği Modeli olduğunu, ilçelerine gidip muhtarlarla, il genel meclisi üyeleriyle, vatandaşlarla toplantı yapıp köylerin sorunlarını tespit etmelerini ve bir hafta sonra yine bu odada toplantıya gelmelerini” söyledim. ‘’
‘’Altı yıllık başarılı süreç Böylece altı yıl boyunca başarıyla uygulanacak yeni model başlamış oldu. Kamyon, Kato, kepçe, greyder, servis aracı gibi altmış bir adet yeni iş makinasını il genel meclisi kararıyla il özel idaresi bütçesinden satın alarak, merkez ilçe dâhil yirmi ilçede kurulu birliklerin ihtiyaçlarına göre Kaymakamların emrine tahsis ettik. Bu araçların ve personelinin giderlerini il özel idaresi bütçesinden karşıladık. Köylere götürülen içme suyu, asfalt ve beton yol, köprü, menfez, büz, kanalizasyon hizmetleri yanında her ilçe merkezine tribünlü çim futbol sahası, halı saha, basket ve voleybol sahası yapıldı. Yine her ilçeye birer ambulans alındı, bir tarihi binanın da kent müzesi olarak düzenlenmesi öngörüldü.’’
‘KASTAMONU’YU TÜRKİYE’YE ÖRNEK YAPTI’
‘’2001 yılında Valilik olarak yeni bir proje başlattık. Bu da Merkez Cazibe Köy Projesi idi. Her yıl on köyü programımıza alarak buralarda altyapı, sosyal, fiziki ve ekonomik yatırımları yoğunlaştırdık. Ayrıca Merkez Cazibe Köy ile ona bağlı köyler arasındaki ulaşım ve iletişimi güçlendirdik. 2005 yılında Parlamento tarafından çıkarılan 5355 sayılı Mahalli İdare Birlikleri Kanunu ile Köylerin Altyapısının Desteklenmesi Projesi (KÖYDES) uygulamaya konularak Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü lağvedilmiş ve mali kaynaklar Subsidiarite ilkesi doğrultusunda Kaymakamlıklara gönderilmiştir. Böylece bizim 1997 yılından beri uyguladığımız Kastamonu KHGBM Projemiz tüm ülke geneline uygulanmıştır. Görülmüştür ki hizmetler daha verimli ve süratli yerine getirilmiştir. Merkezden tek kararla yönetmenin olumsuzluğuna bir başka örnek de, orta öğretim ve lise tatilleri verilebilir: Türkiye’de 81 il var ve tümü birden aynı anda sömestr ya da yaz tatiline girmektedir. Halbuki okulların tatil başlama ve bitme tarihlerini belli zaman aralığında Valiler tespit etse, hem aynı anda yollar yoğunluk kazanıp yüksek oranda trafik kazaları vukua gelmez, hem de turistik tesisler daha optimal konaklama hizmeti verir. Şubat sömestr tatilinde on beş gün dağ otelleri dolu olmakta sonra ise müşteri sıkıntısı çekmektedir. Yirmi altı kanton ve yedi milyon nüfuslu İsviçre, okul tatillerini belli zaman aralığında farklı tarihlere yayarken, nüfus ve alan olarak çok daha büyük olan ülkemiz, bunun yararını göz ardı etmektedir. ‘’
‘’Üniter devlet yapımıza, ülkemizin milli birlik ve bütünlüğüne zarar gelmeyecek şekilde, bir taraftan Anayasanın “İllerin idaresi yetki genişliği ilkesine göre olur” kuralına işlerlik kazandırılarak Valilerin birbirleriyle rekabet etmeleri ve illerinin kalkınma düzeylerini artırmaları sağlanırken, diğer taraftan Subsidiarite ilkesi çerçevesinde yerel yönetimlerin hizmetlere en yakın birimler olarak önlerinin açılması gerekmektedir. Zaten her ikisinin üzerinde merkezi idarenin denetim mekanizmaları mevcuttur ve olası endişeleri giderecek haldedir.’’