İmamoğlu; Oksijen Gazetesi'ndeki röportajında Yaylacıoğlu'nun ''İstanbul sizin için ne ifade ediyor?” sorusuna Kastamonu detayıyla cevap verdi.
Kereste tüccarı dedesiyle birlikte yaşadığı bir anı da; 11-12 yaşlarındayken İstanbul' a gitmek istediğini fakat Kastamonu'daki kereste ihalesine yetişmek için gidemediklerini hatırlatarak, ''Ağlaya ağlaya Tosya'ya dönüşümüzü dün gibi hatırlıyorum' ifadelerini kullandı.
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun anlattığı kısa anı şu şekilde:
“Derin bir soru, nereden gireyim ve nereden çıkayım diye düşünüyorum. Çünkü benim çocukluğum elbette bu şehirde geçmedi. Yani aslında diyebilirim ki ben 18-19 yaşında, üniversiteyle beraber İstanbullu oldum. Ondan önce Trabzon’da bir sahil köyünde büyümüş bir çocuğum. Ama ilginç olan şu: İstanbul en küçük yaştan itibaren hayal dünyamı besledi. Bu şehir bizi bile buradan işte 1100 km öteden bir çocuğu 4-5 yaşındayken alıp içine sokabiliyor. Demek ki öyle bir kabiliyeti var. Öyle bir tılsımı, sihri var. Elbette benim etkilenmeme sebep olanlar var. Ben o yaştayken İstanbul’da okuyan ya da yaşam kurmuş dayılarım, amcalarım var. Hiç unutmuyorum; 6-7 yaşlarında evimizin önünden geçen ana sahil yoluna çöküp otobüsleri izlerdim. Sanki bir otobüsten beklediğim dayım ya da amcam inecek ve İstanbul’dan gelecek. Kendimce bu şekilde kafamda kurardım. Çok etkileyiciydi benim için.''
''Boğaziçi Köprüsü’nü, Tarihi Yarımada’yı, Osmanlı döneminin çarpıcı izlerini merak eder bir pozisyonda da büyüdüm. Kartpostallardan, resimlerden, gazetelerden, İstanbul hayatımın her evresinde var. 1982 veya 1983’te, kereste tüccarı dedem vesilesiyle Kastamonu’dan İzmit’e geldik. Ben de ona eşlik ediyordum, 11-12 yaşındaydım. Coğrafyaya da çok meraklıyım. İzmit’e kadar gelince dedeme bir gün yalvardım “Dede n’olur gidelim. Boğaziçi Köprüsü’nün oradan İstanbul’a şöyle bir bakalım, geri dönelim, başka bir şey istemiyorum.” Dedem de istiyor ama kardeşini ikna edemiyor çünkü Kastamonu’da kereste ihalesi var, geri dönmemiz lazım. Ağlaya ağlaya Tosya’ya dönüşümüzü dün gibi hatırlıyorum. Bu olaydan üç yıl sonra gezmeye gelerek İstanbul’u tanıdım. Yani çok geç aslında, 10-15 yaşında. İlk gelişim 1985-86’dır.”