Geçmişte yaptığı görevlere ve verdikleri mücadeleye dikkat çeken Başkan Yardımcısı Resul Köprülü, FETÖ'ye dikkat çekerken "Daha dün yerel haber sitelerinde ve sosyal medya hesaplarında yapılan anketlerde hemşerilerimizin teveccühünü kazanmamız uyuyan yılanların kış uykusundan uyanmalarına sebep olmuş olacak ki belediyeye akrabalarımızı yerleştirdiğimiz dedikodusunu başlattılar. Sırf bizim aday olma ihtimalimizi görüp tamamen iftira atarak algı oluşturmak hedefindeler" dedi.
"Belediyenin imkanları ile malzemeler belediyeye fatura ettirilerek yaptırdığımız iddia ediliyor. Bu kadar basit bir şeyde tüyü bitmemiş yetimin hakkına tenezzül edip haramı hanemize sokar mıyız? Kafasında şüphesi olan, bunu iddia eden kim varsa hodri meydan."
Kendisine yönelik iddialara cevap veren Köprülü, şu ifadelere yer verdi:
"Soyadları listelensin oranlar belirlensin, memleketin başına karabulut gibi çöken benciller teker teker sorguya çekilsin. Kastamonu belediyesini hısım akrabasına peşkeş çekenler ip gibi dizilsin."
Başkan Yardımcısı Resul Köprülü"nün açıklamasının tamamı şu şekilde:
"Geçmiş güne dün denir.Daha dün, FETÖ’nün kumpasları yüzünden başımıza gelen hadiselerin tamamı milletimizin hafızalarında ilk günkü tazeliğinde o günkü nefretinde sabittir. Kastamonu Üniversitesi Meslek Yüksekokulu başkanlığımız zamanında, 2003 yılında yanan bir köy okulumuza Eğitim Fakültesi teşkilatımızla birlikte yardım toplamıştık. Mübarek ramazan ayında mühürlü ağızlarımızla yardımların ulaştırılması niyetiyle çalışırken PKK’lı FÖDER üyesi teröristler tarafından saldırıya uğramıştık. Taşlar ve sopalarla üstümüze saldıranlar tarafından üç arkadaşımızla birlikte bir trafik polisi yaralanmıştı. Sonuç ters kelepçe ve sabaha kadar sorgu. Saldıranlar PKK’lı, sorguya çekenler FETÖ’cü. Orucumuzu açmamıza bile müsaade etmemişlerdi. Yıl 2004 vatanperver teşkilat yiğitlerimizle birlikte vatan, millet ve memleket müdafaası yaptığımız günlerde PKK’lı gruplar ve FETÖ’cü hainler tarafından bizlere kurulan kumpas neticesinde üç günlük işkence, dayak ve psikolojik baskı altında gözaltında kaldığımızda ve vatan hainliğiyle suçlandığımızda bir kez daha idrak etmiştik ki bu vatanı sevmenin bedelinin ağır olacağını, bu memleketin geleceği için manevi değerlerinin çiğnenmemesi için vereceğimiz hak mücadelenin kolay olmayacağını.
Daha dün şehrimizin dört bir yanına “BİJİ APO” posterleri asılmaya çalışırken teşkilatlarımızla engelledik. Verdiğimiz mücadele sonrası takipler, bıçaklı saldırılar. Helal rızkımızı kazanmak için hem okuyup hem çalıştığımız günlerde işyerimizden çıkıp evimize giderken saldırdıklarında davamız şahsi menfaatlerimiz değildi, memleketti. Gecesinde evimiz kurşunlandığında içerde annem, babam ve kardeşim vardı. Makineli tüfek mermileri evimizin çatısında balkonunda her şey emniyet kayıtlarında biz yine sorguda. O gün bizleri dava eden hainlerden bir tanesinin haberini aldık ilerleyen günlerde. Karşısında dimdik mücadele verdiğimiz terörist meğerse bir cami saldırısında canlı bomba olarak kendini patlatmış.
Daha dün Kastamonu Ülkü Ocakları İl Başkanlığımız zamanında Hz. Pir Şeyh Şaban-ı Veli camiinde o manevi huzuru şahit tutmuştuk şükrümüze. Sebebi duruşumuz kadar net, imanımız kadar samimi. PKK’lı hainlerin parti binasını memleketimize açtırmamamız ve vekil bozuntularının şehrimizde gezme hürriyetlerini ellerinden almamız sebebiyle HDP’li vekillerce dava edilmemiz ve mahkeme görmemizdi.
Daha dün o hain darbe girişiminin başarısızlıkla sonuçlanması sonucu gelen itiraflarda Şüheda yatağı evliyalar diyarı Kastamonu’muzda yapılanamamalarının sebebiydik. Karşı koyacak tek sivil grup çatışacak ve son nefesine kadar vatanın düşmesine müsaade etmeyecek tek sivil toplum örgütünün uç beyi Ülkü Ocakları Kastamonu İl Başkanıydık. Çünkü biz manevi büyüklerin duasını almış Mehmet Feyzi Efendi’nin talebesi Musa Özdağ Hocamızın tedrisatından geçmiş nasihatlerini dinlemiş Türk-İslam davasının vatanperver neferleriydik.
Daha dün, İl merkezinde ikinci Ocak binamızı açarak Türkiye’de bir ilki gerçekleştirmiştik. Kuzeykentte açılan ocağımızın kira ve masraf giderlerini yönetimimizle birlikte helal kazancımızdan ödeme gayretini güderken ve türlü maddi sorunlarla karşı karşıyayken Ocak Dergimizi almayı kesen, yardımlarını durduran dönemin insanları, menfaatin milliyetçileri bugün göğüslerini gererek geziyorlar. 2014 seçimlerinden sonra 5 sene sürgün hayatı yaşadık. Dik durduk, eğilmedik, bükülmedik. Kuldan beklemesinler Allah yanlarına bırakmaz. Unutmasınlar yaptıkları ihaneti çünkü teşkilat unutmaz.
Daha dün, rahle-i tedrisatından geçtiğimiz, elini öpme şerefine nail olduğumuz Bilge Liderimiz Dr. Devlet Bahçeli Bey rahatsızlığı sebebiyle hastaneye kaldırıldığında ülkemizin dört bir yanında fitne ateşini yakan FETÖ’cüler ortalığı karıştırmaya çalışırken ve şehrimizde bu oyunlara kanan gevşekler yeni genel başkanın kim olacağı tartışmasıyla beyinleri bulandırırken başkanlık vazifesini yürüttüğüm Ülkü Ocakları Kastamonu İl Başkanlığımızda teşkilatlarımızla birlikte fitneye fesada göğsümüzü siper etmiş ve bu güruha haddini bildirmiştik. Bugün ise öz babamdan önde tuttuğum liderimize muhalefet suçuyla iftiraya uğruyorum. Hastaneye kaldırıldıkları gün İmam Hatip ve İlahiyat teşkilatlarımızla birlikte başlattığımız hatimlerin duasını hastaneden çıktıkları gün etmiştik. Hastane sürecinde “OH” çeken hadsizler şimdi bunu söylemekten utanmıyorlar. Bizler sadece Ülkü Ocakları Genel Başkanımızın bilgisi dahilinde maneviyatından feyiz aldığımız şehrimizin dualı ve kerametli mekanlarından, Hz. Pir Şeyh Şaban-ı Veli Camiinden götürdüğümüz asa suyu ile Liderimizi hastanede ziyaret ederken bir geçmiş olsun mesajı dahi yayınlamayan, kirli hesapların içindeki hainler bu iftirayı atarken aslında karakter bozukluklarını haykırıyorlar farkında bile değiller.
Daha dün, üstünden geçen hafta sayısı bir elin parmaklarından fazla olmayacak kadar yakın geçmişte o günkü kumpaslara birebir benzer hadiseleri bu sefer şahsımız yaşadık. Bu tarz oyunların hangi güruhun meziyeti olduğunu elbet biliyoruz. Bir kez daha şükürler olsun ki Rabbim doğru yolda olduğumuzu tekrar gösterdi ve daha sağlam adımlarla yürümemiz için mücadele azmimizi artırdı. Rahatsızlığım sebebiyle 15 ila 20 gün arası bir tedavi sürecim oldu. Bu sırada ağlamış yüzlü yılanlar, milliyetçi görünümlü FETÖ’cüler, memleketin vampir misali kanını emen yetim hakkı gözetmez haramzadeler fitneye boğulmuş düşüncelerini kustular ve dedikodu sürecini başlattılar.
Daha dün yerel haber sitelerinde ve sosyal medya hesaplarında yapılan anketlerde hemşerilerimizin teveccühünü kazanmamız uyuyan yılanların kış uykusundan uyanmalarına sebep olmuş olacak ki belediyeye akrabalarımızı yerleştirdiğimiz dedikodusunu başlattılar. Sırf bizim aday olma ihtimalimizi görüp tamamen iftira atarak algı oluşturmak hedefindeler. Bu dedikoduların müsebbipleri çok iyi bilirler ki elimizden geldiğince isim ve soy isim gözetmeksizin liyakat sınırlarında vatanperver memleket sevdalısı gerçekten ihtiyacı olan yiğit kardeşlerimizin işe alınması için referans olduk. Soyadı soyadımızla aynı yahut benzer veya uzaktan yakından akrabam olan bir kişinin işe başladığını ispat edebilen varsa hodri meydan. Soyadları listelensin oranlar belirlensin, memleketin başına karabulut gibi çöken benciller teker teker sorguya çekilsin. Kastamonu belediyesini hısım akrabasına peşkeş çekenler ip gibi dizilsin.
Daha dün derken birazda eskiye, daha eskiye gidelim. Sayıştay raporuna göre Kastamonu Belediyesinde bulunması gereken 22 tane araç kayıp görünüyor. Bir kısmı biz doğmadan, bir kısmı da çok küçük yaşlarımızda Belediye bünyesine dahil edilmiş bu araçları şahsımızın sattığını iddia etmişler. Biz sadece harama alıştıklarını sanıyorduk meğerse asıl tahsilleri yalanmış. İspat iddia makamına aittir. İspat ediniz memleketi terk etmeye hazırız. Lakin edemeyeceğiniz için şunu da iyi bilin Allah bize ömür verdiği sürece bu memleketten size ekmek yok.
Daha dün, yakın geçmiş birkaç ay önce Kastamonu Belediyesi olarak Kastamonu Valisi ve Belediye Başkanının da katılımlarıyla kurdele kesmiş ve dernekler binasının temelini atmıştık. Bu bina dedikodularda kendimize yaptırdığımız evmiş ve yapımı da satılan arabaların parasıyla ve belediye araç ve imkanlarını kullanarak gerçekleşiyormuş. İftiralarda evler arsalar havada uçuyor. Ata toprağımız köyümüzde bir yaylamız var. Oraya yaptığımız ahşap 36 metrekarelik bir evimiz var. Emeğimizin ve helal paramızın çatısıdır. Belediyenin imkanları ile malzemeler belediyeye fatura ettirilerek yaptırdığımız iddia ediliyor. Bu kadar basit bir şeyde tüyü bitmemiş yetimin hakkına tenezzül edip haramı hanemize sokar mıyız? Kafasında şüphesi olan, bunu iddia eden kim varsa hodri meydan. Yerimiz de yurdumuzda belli. Geçin karşıma sorun. Alınan her şeyin faturası mevcut bakmak isteyen buyursun. Hadi kuldan utanmazsınız Allahtan da korkmaz mısınız çamur at izi kalsınla nemalanıp milletin aklıyla alay ediyorsunuz.
2005 yılında başlayan belediyecilik hayatımda bırakın devletin kurumlarını bir vatandaşın dahi bir kuruşuna tenezzül etmeden ve siyasi, ekonomik durum gözetmeksizin herkesin sorunlarını çözmeye, memleketimize hizmet etmeye çalışıyoruz. Şimdi kendini herkesten yüksekte gören iftiracılar 2014 yılında Ocağımızın elektriği ve suyu kesilirken neredeydiniz? Ülkücü Milliyetçi Hareketin savunucusu arkadaşlarımızın Belediyedeki iş hakları feshedilirken neredeydiniz? Akraba ve arkadaşlarınıza yer açılacağının farkına varıp birilerinin gözüne girme yarışında mı, kış uykusunda mı? Menfaat hırsı gözlerine perde olmuş çakallar şunu iyi bilsin;
Biz öyle FETÖ taktiklerini bilmeyiz, anlamayız lakin Bozkurt Töresini çok iyi biliriz.
Siz ne yapsanız ne söyleseniz nafile. Herkes her şeyi biliyor.