"BUGÜN BİR GURUR GÜNÜ OLDUĞU KADAR AYNI ZAMANDA BURUKLUĞUN DA GÜNÜDÜR"
Bal, konuşmasında öğrencilere, velilere ve ülkenin aydınlık bir gelecek için çaba harcayan tüm vatandaşlara seslendi. Öğretmenler Günü'nü anlamlı kılanın, her güzel söz ve kutlamanın eğitim emekçileri için bir yaşam sevinci, umut ve gurur olduğunu belirten Bal; "Tüm yurttaşlarımız biliniz ki; bugün, yani Öğretmenler Günü’nde, sizlerden alacağımız her kutlama, her güzel söz biz eğitim emekçileri için yaşam sevincidir, umuttur, gururdur. Buna rağmen bugün okullarımızda, bizler için düzenlenen törenlerde, sizlerin yanında olmak yerine alanlardayız çünkü eğitimi ve eğitim emekçisinin durumunu yıllardır günden güne kötüleştiren bir yönetim anlayışı nedeniyle, bugün bizim için bir gurur günü olduğu kadar aynı zamanda burukluğun da günüdür" dedi.
"BİZ, GERÇEKLERİ ANLATACAĞIZ! BUNUN İÇİN BURADAYIZ"
Yönetimlerin içtenlikten uzak övgülerinin değil, haklarının istediklerini dile getiren Bal, özellikle öğretmenlerin sözüne ve fikrine değer verilmemesi, liyakatin yok edilmesi, şiddet olaylarına karşı güvencesizlik gibi sorunlara dikkat çekti. Bal konuşmasında şunları söyledi; " Eğitim emekçisinin haklarını kırpan, sistematik olarak itibarsızlaştıran, geçinemez ve yaşayamaz hale getirenler, bugün içtenlikten yoksun açıklamalarla, basma kalıp sözlerle bizlere övgüler dizecekler. Yılın 364 günü eğitime de eğitimciye de çile çektirenler, bugünü vicdan rahatlatmak, imaj tazelemek için kullanacaklar. Eğitime dair toz pembe bir tablo çizip, eğitim emekçisine ne kadar değer verdiklerini anlatacaklar. Gerçeklerden söz etmeyecekler. Ama biz, gerçekleri anlatacağız! Bunun için buradayız."
"TÜRKİYE CUMHURİYETİ’NDE EĞİTİM DE EĞİTİM EMEKÇİSİ DE BU KADAR DEĞERSİZLEŞTİRİLEMEZ!"
Bal, yöneticilerin öğretmenlere yetersiz maaşlar, ayrımcılık, sözleşmeli istihdam gibi konularda sorun yarattığını belirterek, gerçeklerden kaçınıldığını ve eğitim emekçilerinin değersizleştirildiğini ifade etti. Bal, bu duruma karşı çıkarak insanca çalışma koşulları, adil ücretler, laik, bilimsel, adil ve kamusal bir eğitim taleplerini sıraladı. Bal şöyle konuştu; "Peki gerçek nedir? Yöneticiler tarafından öğretmenlerin sözüne/fikrine değer verilmiyor. Adına meslek kanunu denen ucube ÖMK’yı çıkarırken öğretmenlere danışmayı aklına getirmeyen yönetim zihniyeti, eğitimi ilgilendiren büyük küçük her kararda da bildiğini okuyor. Eğitimi herkesten iyi bilen öğretmenlerin büyük çoğunluğu çalıştığı kurumla ilgili bir karar alınırken görüşünün bile alınmadığını söylüyor. Öğretmenler liyakatin yok edildiği bir sistem içinde erdem mücadelesi veriyor. Öğretmenler, kurumlarda görevde yükselmenin kişisel ve siyasi referanslardan, yani torpilden geçtiğini anlatıyor. Görevde yükselme sınavlarının güvenilir olmadığından emin. Öğretmenlerin büyük çoğunluğu, eğitimciye şiddet olayları nedeniyle kendini güvende hissetmiyor. Bugün bize 'hakkınızı ödeyemeyiz' edebiyatı yapmak için sıraya girecek olan yöneticiler, gerçekten de hakkımızı ödemiyorlar. Öğretmenlerin ve eğitim emekçilerinin maaşları yetersiz, yoksulluk sınırının çok çok altında. Öğretmenler, ücretli, sözleşmeli, uzman öğretmen, başöğretmen diye ayrıştırıldı. Öğretmenler, Cumhuriyet’e layık bir şekilde laik, bilimsel, adil ve kamusal bir eğitim veremiyor olmanın sıkıntısı içinde. Öğretmenler olarak, eğitimin niteliğinin her gün biraz daha düştüğünü gözlemliyoruz. İnsanca çalışma koşulları ve insanlık onuruna yaraşır bir ücret alamayan öğretmenler ve eğitim emekçileri için huzurla yaşanabilecek bir emeklilik hayali de artık imkansız. Bu böyle gidemez! Dünyada başöğretmen unvanlı bir liderin kurduğu tek ülke olan Türkiye Cumhuriyeti’nde eğitim de eğitim emekçisi de bu kadar değersizleştirilemez!"
"MESLEK ONURUMUZU GERİ İSTİYORUZ"
Eğitim İş Kastamonu Şubesi Başkanı Bal, öğretmenlerin yaşadığı zorluklara karşı çözümler önerirken, önemli taleplerde bulundu. Başkan Bal, bu karanlıktan çıkış için insanca yaşam koşulları, eşit ücretler, ayrımcılığa son verilmesi, güvenceli kadrolu atamalar, ek ders ücretlerinin emekliliğe sayılması gibi adımların atılmasını talep etti. Bal talepleri şöyle sıraladı; "İnsanlık onuruna yaraşır bir ücret alıp, insanca yaşamak istiyoruz! Eğitim çalışanları arasında ayrımcılık yaratacak uygulamalara son verilmesi istiyoruz! Ücretli, sözleşmeli öğretmenliğe son verilmesini, kadrolu güvenceli atama yapılmasını istiyoruz! Öğretmen ve yönetici atamaları başta olmak üzere tüm atamalarda mülakatın kaldırılmasını, tüm kademelerde somut kriterler ile liyakatin esas alınmasını istiyoruz! Ek ders ücretlerimizin emekliliğe sayılmasını talep ediyoruz! Eğitim emekçilerinin köle değil geleceğin mimarları olduğunun idrak edilmesini istiyoruz! Sadece öğrencilerimiz ve kendimiz için değil ülkemizin geleceği için laik, bilimsel, adil ve kamusal eğitim istiyoruz! Eğitim kurumlarımızın personel ihtiyacının, hükümetin ekonomi ve eğitimde din eksenli politikaları ile değil nesnel ve bilimsel kriterlerle belirlenmesini talep ediyoruz! Yeterli sayıda öğretmen ve yardımcı personel istihdam edilmesini istiyoruz! Öğretmenlere ve eğitim çalışanlarına yönelik şiddetin önüne geçecek önlemler alınmasını talep ediyoruz! Her şeyden önemlisi meslek onurumuzu geri istiyoruz!"
"KENDİNİZE YAPACAĞINIZ EN BÜYÜK İYİLİK ÜLKENİN EĞİTİMİNE, YANİ GELECEĞİNE SAHİP ÇIKMAKTIR"
Son olarak, Eğitim İş Kastamonu Şubesi'nin yarın Ankara'da gerçekleştireceği büyük buluşmaya vurgu yaparak, öğretmenlerin haklı kavgalarına destek çağrısında bulunan Bal, halkı eğitim emekçilerinin mücadelesine omuz vermeye davet etti. Bal konuşmasını; "Başöğretmenin eğitim neferleri olarak, Eğitim-İş olarak yarın (25 Kasım) Ankara’da gerçekleştireceğimiz büyük buluşmayla hep bir ağızdan bu gerçekleri haykıracak, ardından Başöğretmenimizin ebedi istirahatgâhına yürüyerek saygımızı sunacağız. Eğitimin aynı zamanda ülkenin geleceği için hayati olduğunu hatırlatıyor, çocukları için iyi bir eğitim, ülkesi için parlak bir gelecek düşleyen tüm yurttaşları mücadelemize destek vermeye davet ediyoruz. Öğretmenler Günü’nde bize vereceğiniz en büyük hediye, haklı kavgamıza omuz vermek; kendinize yapacağınız en büyük iyilik ülkenin eğitimine, yani geleceğine sahip çıkmaktır" diyerek sözlerini sonlandırdı.