‘Kur’an'a hakaret, insanlık suçudur’

Kastamonu’daki sivil toplum kuruluşları, Norveç, İsveç, Danimarka ve Finlandiya gibi ülkelerde Kur’an-ı Kerim yakılması, yırtılması gibi saldırılara karşı ortak bir kınama açıklaması yaptı.

Hz Pir Şeyh Şaban-ı Veli Kültür Vakfı, Kastamonu Turizm Endüstrisi İşletmecileri Birliği (TUREB), Türkiye Gençlik Vakfı (TÜGVA) Şubesi, Ensar Vakfı Şubesi ve Sanat Düşünce Eğitim (SADED) Birikim Derneği ortak bir açıklama yaparak, son günlerde faşist Avrupa'da artan yüce kitabımız Kur'an-ı Kerim'e ve İslam'a yönelik alçakça saldırılara tepki gösterdi. Yapılan ortak açıklamada; "Bu saldırılar Kur'an karşısında yenilmişliğin, acizliğin, çaresizliğin itirafından başka bir şey değildir. Farklı inanış, yaşayış ve kültürlere saygı duymayı bilmeyen insanlar ve toplumlar saygın olmayı başaramazlar, kimseden saygı bekleyemezler" ifadelerine yer verildi.

“KUTSALA SALDIRMA GİBİ EYLEMLERE İZİN VERİLMESİ, İNSANLIK ADINA UTANÇ VE ENDİŞE VERİCİDİR”

STK'lar tarafından yapılan ortak açıklamada şu ifadelere yer verildi; "İskandinav ülkeleri Norveç, Finlandiya ve özellikle İsveç'te hortlatılmaya çalışılan Ortaçağ zihniyetini insanlık adına kınıyoruz. Avrupa'nın en modern, en medeni toplumlarından biri olduklarını iddia eden İskandinav ülkelerinden ve özellikle İsveç'ten insanı insanlığından utandıracak çağdışı vahşet haberleri, görüntüleri geliyor.

Devletimize, milletimize, bölünmez bütünlüğümüze kast eden terör gruplarına kol kanat gerip onların hukuk, insaf, insanlık dışı iğrenç gösterilerine kol kanat gerilmesinden başka tekrarlayan Kur'an yakma, kutsala saldırma gibi eylemlere izin verilmesi, insanlık adına utanç ve endişe vericidir. Yakılmaya çalışılan Kur'an, yeni keşfedilmiş, bu gün indirilmiş bir kitap ve hitap değildir. Kur'an, 1400 küsur yıldan beri ortada duran, tarih boyunca milyarlarca insanın okuduğu, hayat rehberi edindiği, O'nun sayesinde dünyasını ve ahretini güzelleştirdiği bir kitaptır. Kur'an, sadece Müslümanların değil, sağduyulu bütün ilim-fikir insanlarının takdirini, övgüsünü kazanmış, fazileti düşmanlarınca dahi tasdik edilmiş, başucu edilmiş bir kitaptır. Kur'an, ilmi, bilimi, düşünceyi, insanı yücelten bir kitaptır. Kur’an'a hakaret, Kur’an'ı insanlığa hidayet kaynağı, şifa kaynağı, ilim kaynağı, irfan kaynağı, nur kaynağı olarak gönderen Alemlerin Rabbi olan Allah'a ve o kitaba inanan, inanmasa bile saygı duyan, istifade eden milyarlarca insana savaş açmaktır, insanlık suçudur, nefret suçudur. Ancak Kur'an, kendisine savaş açanların asla kazanamadığı bir kitaptır. Bin dört yüz yıldır Kuran'la savaşmaya yeltenenlerin ya teslim olduklarına, ya en alçaltıcı şekillerde yenilip tarihin çöplüğüne atıldıklarına yine tarih şahittir. Söze sözle, bilgiye bilgiyle, fikre fikirle değil de silahla, hakaretle, ateşle karşılık vermeye, kitabın kağıdını, kapağını yakmaya kalkışanlar yenilmişlerdir, çaresizce yenileceklerdir.

Bu saldırılar Kur'an karşısında yenilmişliğin, acizliğin, çaresizliğin itirafından başka bir şey değildir.

İnsanlığın kurtuluşu kitapla, bilgiyle, düşünceyle ve onlara rehberlik eden vahiyle, Kur’an'la olmuştur ve yine öyle olacaktır. Kitaba, bilgiye, düşünceye düşmanlık, akıl ve ruh sağlığı yerinde insanların düşmeyeceği bir çukurdur. Dolayısıyla İskandinav ülkelerinin toptan çıldırmış olduklarına ihtimal vermiyoruz. Son dönemlerde adı geçen ülkeler ve toplumlar üzerinde kirli oyunlar oynandığını, bazı terör örgütlerinin, ırkçı örgütlerin, karanlık zihniyetlerin İsveç devletini ve toplumunu esir almaya çalıştıklarını düşünüyoruz."

"YENİ DÜNYA DÜZENİNDE MÜSLÜMAN TÜRK MİLLETİNİN ETKİN ROLLER OYNAMASI, BİRİLERİNİN SİNİR SİSTEMLERİNİ ALTÜST ETTİĞİ GÖRÜLMEKTEDİR"

Açıklamaya şöyle devam edildi; “Devletiyle, milletiyle, akil insanlarıyla İskandinav ülkelerinin kendilerini Ortaçağ bataklığına çekmeye çalışan kişi ve gruplara ve onların çirkin emellerine dur diyecek çalışmalar yapacaklarını, insanlık dışı eylemlerini durdurmak için ayağa kalkacaklarını umuyoruz. Bizler İsveç halkına Kur’an'la muhatap olmalarını, kitaptan, okumaktan, fikirden korkmamalarını tavsiye ediyoruz. Eleştireceklerse bile okuyup anlayarak eleştirmenlerini öneriyoruz.

Eleştiri, bilgiyle ve insafla yapıldığında anlam ve değer kazanır. İnsan bilmediğinin düşmanıdır. Düşmanca hislerle yapılan her eylem ve söylem sadece insanlık barışını baltalamaya hizmet edecektir.

Dünya barışına, huzur ve güvenine hizmet etmeyen her eylem ve söylemin karşısında durulmalıdır.

Farklı inanış, yaşayış ve kültürlere saygı duymayı bilmeyen insanlar ve toplumlar saygın olmayı başaramazlar, kimseden saygı bekleyemezler. O yüzden İsveç, Avrupa ve dünya kamuoyundan, medyasından, akil insanlarından bu tür saygısızlıkların önüne geçecek etkin eylemler ve söylemler bekliyoruz. Tarih boyunca İsveç Kralı Demirbaş Şarl dahil pek çok mağdur şahıs ve milletin hamisi olmuş, zulmün, haydutluğun, hoyratlığın karşısında yer almış asil Müslüman Türk Milleti, bütün kutsal değerleriyle İslam ve Müslümanlar her türlü saygıyı hak etmektedirler. Bugün de, dünyadan hiçbir tepki gelmese bile, Müslüman Türk Milletinin birer ferdi, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin vatandaşları olan bizler, inandığımız Kuran'a sonuna kadar bağlı; Kuran'ın her bir harfinin, her bir hükmünün savunucusu olduğumuzun, kutsal kitabımıza, kutsal değerlerimize saldıranlar kim olurlarsa olsunlar, nerede olurlarsa olsunlar karşılarında dağ gibi durmaya kararlı olduğumuzun bilinmesini isteriz. Bin yıldır yeryüzünde adaletin, merhametin savunucusu olduğu gibi İslam'ın, Kuran'ın bayraktarı, fedakarı olan Müslüman Türk Milletinin yüz yıldır sürdürdüğü yurtta ve dünyada barış politikasının bazı ülkeler, gruplar ve şahıslar tarafından acizlik olarak algılandığı görülmektedir. Ne var ki Türk Milleti, şairlerin ifadeleriyle 'uysal koyun' olmadığı gibi 'barışın güvercini, savaşın kartalıdır.' Bir yandan da ülkemizin ve milletimizin son yıllarda göstermiş olduğu askeri, siyasi, ekonomik alanlardaki atılımlarının hazımsızlıklara, kıskançlıklara neden olduğu anlaşılmaktadır. Yüz yıldan uzun süredir Müslümanlar aleyhine dönen çarkın kırılıp taşların yerli yerine oturmaya başlaması, yeni bir dünya düzeni kuruluyor ve o düzende Müslüman Türk Milletinin etkin roller oynamaya başlıyor olması birilerinin ruhsal dengelerini, sinir sistemlerini altüst ettiği görülmektedir. Kim ne derse desin, kim ne yaparsa yapsın Allah nurunu koruyacak ve tamamlayacaktır. İstikbal inkilabatı içersinde en yüksek gür seda İslam'ın sedası olacaktır. Kur’an’ın sönmez ve söndürülemez bir nur olduğunu bütün dünya anlayacak, tasdik edecek, o nura teslim olacaktır." (Bülten)

ft. kınama