Kastamonu Sanat İşleyen Eller Kadın Kooperatifi, bölgenin
yöresel el sanatlarını gelecek nesillere aktarıyor. Bu noktada çalışmalarını
sürdüren Kastamonu Sanat İşleyen Eller Kadın Kooperatifi, Kastamonu'nun yöresel
asırlık yazma oyalarını gün yüzüne çıkartıyor. 100 yıllık yazma oyaları gelecek
nesillere aktarılmak için tablo haline getiren kooperatif üyeleri, 'Z' kuşağına
da benimsetmek istedikleri iğne oyalarından takılar ve kıyafetler yapıyor.
"İĞNE OYALARI BİRÇOK KADININ ANLATMAK İSTEDİĞİNİ İĞNEYE İPLİĞE DÖKMÜŞTÜR"
Yöresel el sanatlarının yaşatılması için yürüttükleri için çalışmalarla ilgili bilgi veren Kastamonu Sanat Kadın Kooperatifi Başkanı Serpil Durgut, iğne oyalarının önemine değinerek, “Kastamonu iğne oyaları, geçmiş dönemlerde bu yana 'el sanatları ve kadınların dili' olarak günümüze kadar uzanmıştır. İğne oyaları birçok kadının anlatmak istediğini iğneye ipliğe dökmüştür ve bu oyalar isimleriyle değerlendirilerek sunulmuştur” dedi.
İğne oyaları yapılırken vermek istenilen mesaja göre şekillendirildiğini vurgulayan Durgut, “Sarhoş bıyığı' denilen bir oyamız var, eşinin çok alkol tüketmesinden şikayetçi olan bir hanımın evde yaptığı bir oyadır. 'Papatya oyamız' vardır, Kastamonu’daki kadınlarımızın, yeni evli gelinlerimizin bebek beklediklerini dillendiremedikleri için yaptıkları oyadır. Taşköprü ilçesine ait 'karanfil ve menekşe' oyası vardır, bu oya mutlaka bir gelinin çeyizinde bulunmak zorundadır. Eğer kayınvalide gelinin çeyizine koymazsa 'sen benim için değerli değilsin' anlamındadır. Oya genellikle siyah bir yemeniye çift olarak takılır ve ipekle yapılır. Eğer koyulmuyorsa demek ki 'gelinin kıymeti yoktur' diye karşı taraftan tepki gelir, o yüzden kayınvalide, 'sen benim için çok değerlisin' diyerek görmeye gittiğinde bu yazmayı götürür. Yine Kastamonu’daki adetlerimizden bir tanesi geçmiş dönemlerde görücü usulü yapılan evliliklerin çok olması nedeniyle kız görmeye gidildiğinde kayınvalide yanında beyaz ya da krem kenarında ipekten yapılmış iğne oyası olan bir yazmayı çantasına koyar. Çaylar, kahveler geldiğinde eğer kızımız beğenildiyse, uygun görüldüyse yazma başına örtülür ve 'biz sizin kızınıza talibiz' anlamına gelir. Uygun görülmediyse o yazma çantandan hiç çıkmaz. Kırıcı bir sözlü iletişim haline gelmeden bu davranışlarla karşıya mesaj göndermektedir” diye konuştu.
"UNUTULMAYA YÜZ TUTMUŞ GELENEKSEL EL SANATLARIMIZI ANLATMAK İÇİN ÇABA GÖSTERMEKTEYİZ"
İğne oyasının tanıtılması için çalışmalar yürüttüklerini ifade eden Durgut, “Kastamonu iğne oyalarının değerini ortaya çıkartmak için 7 yaşından beri iğne oyası ile ilgilenen bir birey olarak bunun tanıtımı ile uğraşmaktayım. Bugüne kadar birçok kursiyerimizde birlikte 100 yıllık yazmaları geri dönüşüme kazandırarak tablolar haline getirdik. Evlerde duvarlarda nesilden nesile aktarılmak üzere yerini aldı. Yine tekrar bu oyalarımızı fular haline getirdik, farklı bir konsept uygulayarak kıyafetlere ekledik, takılara dönüştürdük. Birçok şekilde geri dönüşümü sağladık. Nesilden nesile 'z kuşağı' dediğimiz kuşağımıza unutulmaya yüz tutmuş geleneksel el sanatlarımızı anlatmak için çaba göstermekteyiz. Olumlu olduğunu ve yol alabildiğimizi düşünüyoruz” şeklinde konuştu. (iha)