Maşalacı açıklamasında, çiftçilerin ve üreticilerin
hayvanlara iyi bir bakım programı uygulamaları gerektiğini vurgulayarak; “Ülkemiz
açısından oldukça önemli bir gelir kaynağı ve tüketim maddesi olan et ve sütün
sağlıklı ve maksimum verimle üretilebilmesi için özellikle yaşadığımız soğuk
kış aylarında çiftçilerimizin ve üreticilerimizin yetiştirdikleri hayvanlara iyi
bir besleme ve bakım programı uygulamaları gereklidir” dedi.
“DAHA FAZLA YAĞLANDIRMAKTAN KAÇINILMALI”
Kastamonu VHO Başkanı Maşalacı; “Süt inekleri ve besi hayvanları, en rahat 5-20 derece sıcaklık aralığında yaşamlarını sürdürmektedir. Yaşadığımız kış aylarının soğuk günlerinde ise hayvan tükettiği yemin bir kısmını ısınmak için harcamaktadır. Rüzgara açık alanlarda bulunan ve üzeri çoğunlukla ıslak olan hayvanlarda bu durum daha da belirginleşmektedir. Ayrıca soğuk havanın mide ve bağırsak hareketliliğini artırması, hayvanların yedikleri yemleri daha az sindirmesine sebep olmaktadır. Bu durumları göz önüne alarak özellikle hava sıcaklığının 5 derecenin altına düştüğü bu şartlarda hayvanların tükettiği rasyonu yani yem miktarını artırmayı unutmamamız gerekmektedir. Soğuk hava şartlarında hayvanlarımıza yedirdiğimiz yem miktarında yaklaşık olarak yüzde 10 gibi bir artış sağlamak yeterli olacaktır. Bunu yaparken hayvanlarımız yağlı ise ve kondisyonları yüksekse rasyondaki enerji miktarında dikkatli davranmalı ve daha da fazla yağlandırmaktan da kaçınılmalıdır. Yukarıdaki önerilerimiz işkembesi gelişmiş ve yaşı ilerlemiş olan hayvanlar içindir. Buzağılarda ise durum biraz daha farklıdır. Buzağıların rahat yaşaması için ihtiyaç duydukları sıcaklık 15-25 derece arasındadır. Bu sıcaklık, özellikle yeni doğmuş ve bir aya kadar olan buzağılar için geçerlidir. Yeni doğan buzağıların vücutlarında yaklaşık 1 günlük ihtiyaçlarını karşılayacak yağ bulunmaktadır. Eğer biz hayvanın ihtiyacını karşılayacak düzeyde yeterli bir besleme yapmazsak bu depo çok hızlı harcanır ve hayvan hastalıklara açık hale gelir. Her ne kadar modern sistemlerde buzağılar çoğunlukla dış ortamda barındırılıyor olsa da soğuk havalarda ilk birkaç gün vücut ısılarını koruyacak ve devamlılığını sürdürecek ortamlar sağlamamız gerek” dedi.
“SU İÇMEYEN HAYVANIN YEM TÜKETİMİ AZALACAKTIR”
Hacı İbrahim Maşalacı, şöyle devam etti; “Buzağılar büyümeye başladıkça ve mideleri geliştikçe ısı ihtiyaçları da azalmaktadır. Özellikle ilimiz şartlarında sıcaklığın 5 derecenin altına düştüğü şu günlerde süt tüketimlerinde yüzde 10-15 artış yapmamız gerekmektedir. Eğer beslemede buzağı maması kullanıyorsak 1 litreye kattığımız toz mama miktarını yukarıda belirtilen ölçüde artırmamız ya da yağ oranı yüksek mamaları tercih etmemiz gerekmektedir. En önemlisi de besleme sırasında süt veya mamanın ısısıdır. Bu ısı yaklaşık 35 derece olmalıdır. Buzağılar açısından barınma şartları da oldukça önemlidir. Kulübelerin yönünün soğuk rüzgarlara yönelik olmaması ve altlığının sık sık değiştirilerek ıslaklığın önlenmesi hayati öneme sahiptir. Soğuk hava şartlarında hayvanın az su içeceği fikri oldukça yaygındır. Özellikle buzağıların büyümelerini sağlayan başlangıç yemi tüketiminin artması su tüketimine bağlıdır. Su içmeyen hayvanın yem tüketimi de azalacaktır. Yapılan bilimsel araştırmalarda soğuk hava şartlarında günde 3-4 sefer ılık su vermenin buzağılarda yem tüketimini dolayısıyla büyümeyi artırdığını göstermiştir. Su tüketimi sadece buzağılar için değil, diğer hayvanlar için de oldukça önemlidir. Yem tüketimi, su tüketimi ile doğrudan ilişkilidir. Eğer hayvanın su tüketimi en üst seviyede sağlanamaz ise hayvan yemini bitiremeyecektir, bu da et ve süt verimini olumsuz yönde etkileyecektir. Aynı zamanda da çeşitli hastalıklara sebep olacaktır.”
“SULUKLARIN SIK SIK KONTROL EDEREK SUYUN DONMASI ENGELLENMELİ”
Hayvanların dinlenmesi gerektiğine dikkat çeken Oda Başkanı Maşalacı; “Hayvanların önüne serilen yiyeceğin donması da önemli ve sıkıntılı bir durumdur. Hayvanların işkembelerinde bulunan faydalı bakterilerin çalışmaları için yaklaşık 39 derecelik sıcaklığa ihtiyaç bulunmaktadır. Donmuş yemler veya donma noktasına yakın su tüketimi bu canlıların faaliyetlerini azaltmaktadır. Bu durum hayvanın daha az yiyecek tüketmesine ve birçok hastalığa sebep olacaktır. O yüzden genel olarak yiyecek dağıtım saatlerinin günün daha sıcak saatlerine çekilmesi yiyeceklerin donmasını azaltacaktır. Sulukların da sık sık kontrol edilerek suyun donmasının engellenmesi sağlanmalıdır. İşletmelerdeki diğer önemli bir problem de kış şartlarında hayvanların yatıp dinlenmelerini sağlayacak uygun şartta ve sayıda yataklığın olmamasıdır. Birçok işletmede hayvanların dizlerine kadar sulu gübre içerisinde oldukları, bu nedenle de dinlenemedikleri görülmektedir. Hayvanlar canlıdır ve onlarında bizler gibi dinlenmeye ihtiyaçları vardır. Unutmayalım ki yeterince dinlenemeyen hayvan ilk önce et ve süt verimini azaltacaktır arkasından da tırnak hastalıkları başta olmak üzere bir takım hastalıklara sebep olacaktır. Dinlenme süresinde 2 saatlik bir düşüşün hayvanların süt verimlerinde yaklaşık 3 kilogramlık bir kayba yol açacağı unutulmamalıdır. Soğuk kış şartlarının oluşturduğu zemindeki buzlanmanın birçok hayvan için tehlike oluşturduğu da unutulmamalıdır. Son zamanlarda serbest dolaşımlı yarı açık veya açık ahırların sayısı artış göstermiştir. Daha önceleri hayvanların üşüyeceği varsayımıyla ahırların en ufak havalandırma boşlukları bile kapanmaktaydı. Bu ahırlara girdiğimizde bırakın hayvanı, kendimizin bile biriken amonyak nedeniyle 5 dakika katlanamayacağı şekilde havasız ortamlarla karşılaşırdık. Amonyak biriken ve havasız olan ahırlardaki hayvanlarda özellikle akciğer hastalıkları gözlenmekte, bu hayvanların verimleri ise önemli oranlarda azalmaktadır. Hem yazın hem de kışın ahıra girildiğinde kendimizin de rahatsız olmayacağı bir havalandırma olması gerekmektedir. Yetiştiricilerimiz hayvanların üşür diye korkmamalıdırlar. Onların içindeki işkembeleri bir kalorifer görevi üstlenmekte ve hayvanı ısıtmaktadır. Sadece kış aylarında yukarıda belirttiğimiz gibi yüzde 10 daha fazla yem verilmesi yeterli olacaktır. Ayrıca ahırımızın her yerini kapatmak yerine çok soğuk günlerde rüzgar alan yerin kapatılması yeterli olacaktır” ifadelerini kullandı.
“AÇIKTA KALAN YEMLER ÜZERİNE GELEN KAR, YAĞMUR VEYA DON, CİDDİ KAYIPLARA YOL AÇIYOR”
Hacı İbrahim Maşalacı son olarak yem konusuna vurgu yaparak; “Diğer bir husus ise açıkta bulundurulan yem maddeleridir. Açıkta kalan yemler üzerine gelen kar, yağmur veya don sonucunda yemin içerisine işleyen rutubet küflenmeye yol açarak hayvanlarda ölüm olmak üzere ciddi kayıplara yol açmaktadır. O yüzden hayvanlarımızın yiyecekleri de kontrol edilmeli ve bundan kaynaklı verim kayıpları engellenmelidir. Kış şartları hayvancılığın en zorlu dönemlerinden birisidir. Ahır ile ilgili problemlerin yanı sıra hayvanlarda doğum ve hastalıklar bu dönemde yoğunlaşır. Belirtilen sorunları önlemek elimizdedir. Bu amaçla sadece erkenden önlem almamız yeterlidir” diye konuştu. (Emre Çevikoğlu)