‘Türk-İslam Dönemi Yüzey Araştırması’ Araç’tan başladı

Kültür ve Turizm Bakanlığı Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü’nün izniyle Kastamonu merkez ile Araç, Devrekani, Seydiler, Ağlı, Küre ve İnebolu ilçelerinde yapılacak Türk-İslam Dönemi Yüzey Araştırmasının ilk bölümü Karabük Üniversitesi Sanat Tarihi Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Anar Azizsoy Araç ilçesi ve köylerinde gerçekleştirildi.

Araştırma süresince destek ve katkılarından dolayı Araç Başkanı Satılmış Sarıkaya’ya teşekkür eden Doç. Dr. Azizsoy, konuyla ilgili şu açıklamalarda bulundu: “Saha çalışması sırasında Bakanlığımız tarafından görevlendirilen Kastamonu Müzesinden Uzman İsmail Çoban, Karadeniz Ereğli Müzesi Uzmanı Gökhan Gündoğdu ve Araç Belediyesi Zabıta Amirliğinden Mehmet Bayın’a, ekip üyelerimiz adına sonsuz teşekkür ederiz. Arkeolojik yüzey araştırmalarının Kültür ve Tabiat Varlıklarıyla ilgili mevzuatına uygun olarak sürdürülen çalışmamız, Türk-İslam dönemine ait taşınmaz kültür varlıkları ile taşınır kültür ve tabiat varlıklarının tespiti, tanımlanması, incelenmesi ve belgelenmesi amacını taşımakta olup, araştırmanın kapsamı 2022 yılı için Araç ilçe merkezi ve bağlı bulunulan köylerinde yürütülmek üzere sınırlandırılmıştır. Araştırmanın ilk günü, daha önceden gruplandırılan köy listesine uygun olmak üzere 15 Eylül tarihinde gerçekleştirilen saha çalışması ile başlanmış ve aktif arazi çalışmasının sürdürüldüğü dönemde ilçe merkezinin yanı sıra toplamda 119 köy, mahalleriyle birlikte gezilerek hedeflenen tüm yerleşim birimleri incelemeye tabi tutulmuştur. Sözü edilen araştırma sırasında çok sayıda sivil mimarlık örnekleri ve bir kısmı ilçe merkezinde bulunan çok sayıda anıtsal eserler tespit edilmiştir. Ağırlıklı örnekleri ahşap mimarinin oluşturduğu yapıların kırsalda bulunan grubunu, sivil yapı türlerinin konut örnekleri meydana getirmektedir. Büyük bir bölümü günümüze ulaşamayan bu yapıların hemen her köyde, geleneksel malzeme (çam ağacı) ve yapım tekniği uygulamaları ile karşılaşılmaktadır. Konut örnekleri çoğunlukla çantı tekniği ile tamamen ahşaptan veya moloz taş zemin katı üzerine üst katları çantı ve/veya bağdadi teknikte inşa edilmişlerdir. Kırsal mimarinin ahşaptan aynı yöntem uygulamalarına cami örneklerinde de rastlanmaktadır. Hemen her köy merkezini belirleyen cami yapıları, genellikle ilk yapıldıklarında bir köy konağı ile birlikte inşa edilmiş olup, köy konakları çoğunlukla günümüze asli yapılarını koruyamadan ulaşmışlardır. Camiler arasında özellikle çizim ve fotoğraflarla belgelenerek incelemeye tabi tuttuklarımızın köylerde bulunan toplam örnek sayısı 53’tür. Bahsi geçen camilerden bazıları, yapım tarihleri 20. yüzyılın ilk çeyreğinden günümüze özgünlüklerini korumayı başarmış olanlardır. Özellikle ahşap konstrüksiyonlu iç yapılarını başta harim tavanlarındaki ahşap işçiliği/süslemeleriyle koruyarak gelebilen yapılar gerek tarihi gerekse de özgün estetik değerlerini fikir sunacak nitelikte korudukları için bu camilerin mevcut durumlarına ilişkin bilgiler, tescil fişleri doldurularak Kültür ve Turizm Bakanlığına iletilmek üzere Kastamonu Müzesine bildirilmiştir. Ana malzemesi ahşap olanların dışında kâgir yapılı olan camilerin de özgün minareleri yine ahşap yapılıdır, ancak bu minare türleri ne yazık ki az sayıda camide göze çarpmaktadır. Camilerin bir kısmı ise XX. yüzyılın ortaları gibi daha yakın tarihe işaret ettikleri halde, geleneksel mimari çizginin sürdürüldüğü dönemi tespit edebilmek ve aynı zamanda XIX. yüzyıl itibarıyla bölge için karakteristik olan aynı geleneksel yapım yöntemleri ve işçiliklerini devam ettirmeleri bakımından sundukları veriler açısından incelemeye tabi tutulmuşlardır.”

“ARAÇ KALESİ, TARİHİNE IŞIK TUTACAK”

“Köy yerleşimlerinin mahalli dokusunda merkezi belirleyen camilerin dışında tarihsel/geleneksel topoğrafyaya sundukları katkı bakımından diğer önemli yapı gruplarını sayı bakımından da belirleyen mimari türler, ahşap konutlardır. Kırsal yaşamın gerekliliği doğrultusunda biçimlenen konutların giriş katlarındaki mekan düzeni; çoğunlukla ahır, ağıl, kümes ile genelde aynı katta yer alan herkil, güvlek, yayık vb. öğelerle donanmış mutfak veya depo, kimi evlerde ise özellikle güney ve doğu yönüne doğru yapılan kuruluk (odunluk) ile şekillenirken, yaşama hizmet eden fonksiyonel birimler olarak odalar, girişin bir üst katı, bazen de iki katında devam etmek üzere köyün sosyal yaşantısı ve aile yapısının mimari okumasını sunmaktadır. Bu arada evlerde kuruluk (odunluk) denilen bölüm genellikle konum olarak rutubetten uzak oluşu gözetilerek, bağımsız bir yapı şeklinde konutlardan belli bir uzaklıkta da tasarlanabilmektedir. Köy evlerinde belli parsellerin kesişme noktasına denk gelecek şekilde su ihtiyacını karşılamak için yapılan köy çeşmeleri de yine çoğunlukla camilerin yakınında; fiziki yapıda belirleyici olan merkezi/çekirdek dokudaki meydanlarda yapılmıştır. Ne yazık ki sayıları oldukça az ulaşan çeşmelerin özgünlüklerini koruyarak gelebilenler de az sayıda olup, köylerde tespit ettiklerimiz XIX. yy.dan-XX. yy. başlarına kadar inşa edilen örnekler olarak Akıncılar, Değirmençay, Doğanpınar, Gemi, Kavacık, Pelitören, Özbel, Uğur, Yurttepe çeşmeleridir. Köy sınırları dahilinde bugün aynı zamanda bazısı cami ve türbelerin çevrelediği alandaki hazirelerde olmak üzere yaklaşık 200’e yakın Osmanlıca karakterde metin içeren ve sanat tarihi açısından da nitelikli sayabileceğimiz mezar taşları da yine çalışma kapsamında tespit edilerek, literatüre kazandırılmak üzere kayıt altına alınmıştır. İlçe merkezinden geçen Araç Çayının üzerinde kalıntı halindeki Araç Köprüsü dışında, Kızılsaray, Kızılcık Deresi Mevkii ve Boyalı Mevkii, Soğanlı Çayı üzerinde yer alan köprülerin çalışma sırasında saptanarak belgelendiği araştırmada, ilçe merkezinde bulunan Kötürüm Beyazıt Camisi (1374), Veznedar Camisi (1916) ve Cidalcı Ahmet Camisi (XX. yy. başları) ile Çifte Hamam (1902) ve Aşağı Araç, Çay Mahallesi Çeşmesi (1905) incelenmiştir. Bununla birlikte Türk Evi kavramını en iyi şekilde yansıtarak ilçenin XX. yüzyıl başlarından itibaren merkezi cadde ve sokak dokusunun şekillenmesini sağlayan konaklar, çalışma kapsamında ele alınmıştır. Safranbolu-Kastamonu karayolu üzerinde ve ilçeye giriş güzergahında; yüksek bir tepeye kurulan Araç Kalesi ise saha (yüzey) incelemesinin arşiv ve kazı çalışmalarıyla derinleştirilmesi durumunda; Roma-Bizans-Türk Beylikleri ve Osmanlı evrelerini daha iyi analiz edebilme fırsatı sunacak yeni verilerle, bölgenin tarihine ışık tutacak kaynak oluşturacaktır.” (Bülten)