‘Geçmişini bilmeyen, geleceğini de bilemez’

Kastamonu'nun manevi büyüklerini anma etkinlikleri kapsamında 8’ncisi düzenlenen 13. yüzyılda yaşamış Deveci Sultan (Yusuf Horasani) Hazretlerini anmak üzere Türkiye Kamu Çalışanları Kalkınma ve Dayanışma Vakfı (TÜRKAV) Kastamonu Şubesi tarafından program düzenlendi.

Programa, TÜRKAV Şube Başkanı Kamil Conkar, MHP İl Başkanı Emin Çınar, Merkez İlçe Başkanı Ayhan Özmen, Belediye Başkan Yardımcısı Mehmet Yurt, İl Müftülüğü Vaizi İbrahim Kurt, Kamu-Sen İl Temsilcisi Nedim Afacan ve vatandaşlar katıldı.

CONKAR: "NEREDEN GELDİĞİNİ UNUTMA Kİ, NEREYE GİDECEĞİNİ UNUTMAYASIN!"

Bu yıl 8.si düzenlenen “Kastamonu’nun Manevi Büyüklerini Anma Etkinliği”nde konuşan TÜRKAV Şube Başkanı Kamil Conkar; "TÜRKAV olarak yıllardır Kastamonu’da eğitim ve kültür başta olmak üzere çeşitli alanlardahizmet etmeye, faaliyetler yapmaya gayret ediyoruz. Milli kültürümüze ait maddi-manevi değerlerin öğrenilmesi, anlaşılması ve gelecek nesillere aktarılması amacıyla çalışmalar yürütüyoruz. Zira Şeyh Edebali’nin Osman Gazi’ye; ‘Geçmişini bilmeyen, geleceğini de bilemez. Geçmişini iyi bil ki, geleceğe sağlam basasın. Nereden geldiğini unutma ki, nereye gideceğini unutmayasın!’ nasihatini kulağına küpe edenlerden, bastığı yeri de toprak diyerek geçmeyenlerdeniz. Merhum Seyyid Ahmet Arvâsi’ye göre tarih, kültür, medeniyet ve bir milletin ülküleri arasında kopmaz bir bağ vardır. Tarih, zaman ve mekân içinde bir milletin hayatını ve mücadelelerini anlatır. Aynı zamanda tarih; geçmişte yapılmış, şu anda elimizde olan ve fakat istikbâli gösteren bir dürbündür” ifadelerine yer verdi.

“TÜRK MEDENİYETİNİN HAM MADDESİ DE TÜRK KÜLTÜRÜDÜR”

Milli kültürün, maddi ve manevi unsurları ile birlikte bu tarih içinden süzülüp gelen milli tecrübeler ve alışkanlıkları temsil ettiğine vurgu yapan Conkar; “Kültür, medeniyetin hammaddesidir. Buna göre Türk medeniyetinin ham maddesi de Türk Kültürüdür. Ülkü ise, aynı tarihe ve aynı kültüre bağlı bir milletin gelecekte ulaşmak istediği uzak ve yakın amaçları ifade eder. Bu bağlamda Tarih, bir milleti geçmişte; kültür hâlihazırda; ülkü ise gelecekte birleştirir. Bu üç bağ, bir bütünlük içinde milli birlik ve beraberliğin sağlanmasında çok önemli bir rol oynar. İşte bugün Kastamonu tarih, kültür ve medeniyetinde önemli bir yeri olan, yaptıkları hizmetleri ve fedakârlıkları ile genç nesillerimizin aynı ülkü etrafında birleşmeleri noktasında çimento vazifesi göreceğine inandığımız manevi büyüklerimizden Deveci Sultan Hazretlerini anmak üzere toplandık” dedi.

“DEVECİ SULTAN, BU GÜZEL BELDEYİ KALICI OLARAK TÜRK-İSLÂM YURTLARI ARASINA KATMIŞTIR”

Deveci Sultan’ın (Yusuf Horasânî) tarihe iz bırakan yönlerinden bahseden Şube Başkanı Conkar; “Kastamonu, 1071 Malazgirt Zaferi sonrası Selçukluların Anadolu’da ilk fethettikleri ve vatan kıldıkları yöreler arasındadır. Bu nedenle Anadolu Türk-İslâm tarihinde seçkin bir yere sahiptir. Bu güzel İslâm beldesi, tarihinde çok sayıda Müslüman-Türk büyüğü çıkarmış, bu zatların kabir ve türbelerini koynunda saklamıştır. Deveci Sultan lakaplı Yusuf Horasânî yani Horasanlı Yusuf da bunlardan biridir. Horasanlı Yusuf (Deveci Sultan), üzerinde yaşadığımız yurt topraklarının bizlere miras bırakılmasında emeği ve alın teri olan bir “Alp” ve “Eren” yani tam anlamıyla bir “Alperen”dir. Halk rivayetine göre Horasanlı Yusuf ve beraberindeki kabilesi, Selçuklu Devleti zamanında Horasan’dan İran’a geçmişler, oradan önce Azerbaycan’a ve arkasından da Anadolu’ya göç etmişlerdir. Hac vazifesini yerine getirmek üzere yolculuk yaparken Erzincan’da konakladıkları bir gece İslam’ın kutlu Peygamberi Hz. Muhammed (a.s.) Horasanlı Yusuf’un rüyasına girmiştir. Hz. Peygamber Efendimiz, rüyasında Horasanlı Yusuf’a Kastamonu’yu fethetmek için hazırlık yapan Selçuklu ordusuna katılmasını ve cihat etmesini, böylece 70 bin hac sevabı kazanacağını bildirmiştir. Bu anlamlı öğüt gereği Horasanlı Yusuf, Kastamonu önlerine gelerek Selçukluların büyük beylerinden Atabey Gazi lakaplı Hüsâmeddin Çoban’ın ordusuna katılmıştır. Horasanlı Yusuf, hayatında biriktirdiği bütün sermayesini bu fetih ordusu için ayırmış; çok sayıda at, katır ve deve satın alarak Atabey Gazi’nin ordusundaki askerlere dağıtmıştır. Ayrıca en iyi bildiği iş olan demircilik mesleği icabı ordu için kılıç, miğfer ve zırh gibi sağlam silahlar imal etmiştir. Neticede Atabey Gazi komutasındaki Selçuklu ordusu, Horasanlı Yusuf ve ekibinin de yüksek gayretleriyle Kastamonu’yu fethetmiş, bu güzel beldeyi kalıcı olarak Türk-İslâm yurtları arasına katmıştır. Atabey Gazi, fetihten sonra Horasanlı Yusuf ve kabilesine yerleşeceği topraklar vermiş, ayrıca onu Çobanoğulları Beyliği hazinesine reis (bakan) tayin etmiştir" şeklinde konuştu.

"MADDE İLE MANAYI, KILIÇ İLE KALEMİ, DEVLET İLE HALKI KAYNAŞTIRMIŞTIR"

Horasanlı Yusuf’un Deveci Sultan lakabını alış ve Kastamonu'ya geliş hikayesinden bahseden Kamil Conkar; "Horasanlı Yusuf’un deve yetiştiriciliği ile meşgul olmasından dolayı Kastamonu halkı ona Deveci Sultan lakabını vermiştir. Deveci Sultan, Kastamonu’da bir taraftan devlet hizmetinde çalışırken, diğer taraftan da gönülleri fethetmeyi sürdürmüş; yöre halkının tüm yönleriyle MüslümanTürk kimliği kazanması, sağlam karakterli, ahlaklı, erdemli yeni nesiller yetişmesi için yüksek çaba sarf etmiştir. Kısacası Deveci Sultan, hem “Alp” ve hem de “Eren” olduğunu ispat etmiş; madde ile manayı, kılıç ile kalemi, devlet ile halkı kaynaştırmıştır. Tarihî gerçeklere göre ise Horasanlı Yusuf (Deveci Sultan), Türkistan coğrafyasında yaşayan kalabalık bir Oğuz (Türkmen) aşiretinin başında bir bey olarak Anadolu’ya göç etmiş; Selçuklu devlet otoritesi ise nüfus politikası gereği onu ve aşiretini o günlerdeki Bizans sınırına, Kastamonu uç bölgesine yönlendirmiştir. Horasanlı Yusuf ve kabilesi, işte bu şekilde Çobanoğulları Beyliği hizmetine alınarak Kastamonu’yu yurt tutmuştur. Kayı, Kınık, Afşar veya diğer Oğuz boylarından birine mensup bu kabile üyeleri, eskiden beri geçim meslekleri olan silah imalatı, demircilik ve deve yetiştiriciliğini Kastamonu’da devam ettirmişlerdir" dedi.

"MABEDİN ÇEVRESİNDE İSE DEVECİLER MAHALLESİ ORTAYA ÇIKMIŞTIR"

Deveciler Mahallesi'nin ortaya çıkışındaki etmenleri ifade eden Conkar, şeyle devam etti; "Deveciler Mahallesi, Deveciler Camii ve Deveci Sultan Türbesi Deveci Sultan’ın Kastamonu’nun fethinden sonra Çobanoğulları Beyliği hizmetinde olarak şehrin doğu çıkışında ikamet ettiği, burada silah imalatı, devecilik ve deve kervanlarını karşılama işlerini organize ettiği anlaşılıyor. Kırım-Sinop-Taşköprü ulaşım hattından gelen kervanlar ve deve katarları Kastamonu şehrine girişte burada konaklamışlardır. Deveci Sultan’ın kurduğu tesislerin yanında Hüsâmeddin Çoban Bey tarafından bir de cami (Deveci Sultan Camii) yaptırılmış, bu mabedin çevresinde ise Deveciler Mahallesi ortaya çıkmıştır. Cami, Candaroğulları Beyliği zamanında Şehzade İskender Bey’in kızı Tura Hatun tarafından tamir ettirilmiştir. Osmanlı döneminde de ibadete açık olan bu mabet zamanla harap olduğu için 1958 yılında yeniden yaptırılmıştır. Günümüzden iki yıl kadar önce ise Kastamonu Vakıflar Bölge Müdürlüğü tarafından restore edilmiştir.”

"YERYÜZÜNDE “TANRI’NIN TEMSİLCİSİ” OLARAK İNSANLIĞA HİZMET ETMİŞ"

“Deveci Sultan’ın kabri Deveciler Mahallesi’nde Deveciler Camii bitişiğindeki Deveci Sultan Türbesi’ndedir. Burada 12 adet ahşap sanduka vardır. Bunlardan en gösterişli olanı Deveci Sultan’a aittir. Diğer sandukalardan üçü ise Miralay Mehmed Ali Bey’e, Nakibzâde Hacı Kadem Efendi’ye ve Elyakut Hoca lakaplı ileri gelene aittir. Büyük Türk Milleti’nin tarih boyu dünyanın en kudretli devletlerini kurmasının ve her çağda var olmasının, ayakta kalmasının başlıca nedeni elbette ki Yüce Tanrı’nın bu millete değer vermesi ve önünü açmasıdır. Türk Milleti de Cenâb-ı Allah’ı mahcup etmemiş ve yeryüzünde “Tanrı’nın temsilcisi” olarak insanlığa hizmet etmiş, tarihe yön ve nizam vermiştir. Bunun başarılmasında Türk Milleti’nin sahip olduğu yüksek ahlak ve disiplin anlayışı, teşkilatçılık, hız, teknoloji, ülkü ve amaç birliği gibi erdemler rol oynamıştır. Bütün bu erdemler ise iyi yetişmiş Türk insan kadrosunun ellerinde yoğrulmuş ve omuzlarında yükselmiştir.”

"TÜRKAV, ÜZERİNE DÜŞEN TARİHÎ VE SOSYAL SORUMLULUĞU YERİNE GETİRMEKTEDİR"

TÜRKAV Kastamonu Şubesi’nin her yıl anma programları düzenlemeye devam edeceğini vurgulayan Şube Başkanı Conkar; “Kastamonu’da Atabey Gazi ve onun güçlü kadrosunda yer almış olan Horasanlı Yusuf (Deveci Sultan) da bu manada takdirle yâd edilmesi gereken, erdem ve ahlak sahibi, yüksek meziyetli bir önderdir. Müslüman-Türk gençliğinin tarihte yetişmiş büyük şahsiyetleri ve örnek kişilikleri bilmesi, tanıması açısından TÜRKAV Kastamonu şubesi, her yıl anma programları tertip ederek ve tanıtım yazıları hazırlayarak üzerine düşen tarihî ve sosyal sorumluluğu yerine getirmektedir ve bundan sonra da getirmeye devam edecektir. Sözlerime son verirken programımıza katılımlarınızdan dolayı her birinize ayrı ayrı teşekkür eder, Allah’ın izni ve inayetiyle gerçekleştireceğimiz bundan sonraki programlarımızda da bir araya gelebilmeyi cenabı Allah’tan dilerim” dedi. Konuşmanın ardında Kuran-ı Kerim tilaveti ve dua sonrasında program sonra erdi. (Banu Türkmenoğlu)