CHP Kastamonu Merkez İlçe Başkanlığı Olağan Kongresi, Belediye Konferans ve Nikâh Salonunda gerçekleştirildi. Kongrede, Uğur Alemdar’ın istifasının ardından Dilek İlke Karabacak’ın vekalet ettiği Merkez İlçe Başkanlığı görevine Aydın Böbüroğlu seçildi. Kongreye CHP Kastamonu Milletvekili Hasan Baltacı, İl Başkanı Hikmet Erbilgin CHP’li belediye başkanları, meclis üyeleri, CHP il ve ilçe yönetim kurulu üyeleri ile çok sayıda partili katıldı.
KARABACAK; “İSTERSEK, İNANIRSAK, KENETLENİRSEK MUTLAKA İKTİDAR OLACAĞIZ!”
Kongrenin açılış konuşmasını yapan CHP Merkez İlçe Başkanı Dilek İlke Karabacak, yaklaşık 15 günce ilçe başkan ve yönetim kurulunun istifası üzerine partiyi kongreye götürmekle görevlendirildiklerini belirterek başladığı konuşmasını şöyle sürdürdü; “CHP, köklerini Anadolu topraklarının kadim kültüründen, tarihinden alan, gölgesinde milyonları toplayan ulu bir çınardır. CHP, Anadolu uygarlığın beşiği, Anadolu kültürünün birikimi ve bileşimidir. Bu topraklar hoşgörünün, barışın, kardeşliğin olduğu kadar zulme, zorbalığa ve haksızlığa karşı mücadelenin de coğrafyasıdır. Bu kongre; Şerife Bacı’nın, Halime Çavuş’un, Kara Fatma’nın, Salih Reis’in, Kuva-i Milliyecilerin kongresidir. Bu kongre Mustafa Kemal’den aldığımız devrimci mücadele ruhu taşıyan Rıfat Ilgaz’ın, Nazım Hikmet’in, Hasan Tahsin’in, Uğur Mumcu’nun, Bahriye Üçok’un kongresidir. Bu kongre devrim şehitlerimiz Denizlerin, Mahirlerin, Ulaşların tam bağımsız Türkiye diyenlerin kongresidir. Bu kongre Cumhuriyet kazanımlarına sonsuza dek sahip çıkacak olan Cumhuriyet Halk Partililerin kongresidir. Bugün burada gerçekleştireceğimiz kongrenin aynı zamanda örnek bir demokrasi şöleni olacağına inancım tamdır. İktidar yürüyüşünde CHP’nin yolu açıktır. Biz istersek, biz inanırsak, biz kenetlenirsek, mutlaka iktidar olacağız. Ve bu ülkenin aydınlık yarınlarını hep birlikte inşa edeceğiz.”
ERBİLGİN; “KASTAMONU BELEDİYESİ YÖNETİLEMEZ DURUMDA”
Sözlerine, vefat eden Bülent Ecevit’in eşi Rahşan Ecevit’e rahmet dileyerek başlayan CHP İl Başkanı Hikmet Erbilgin ise; “Kastamonu’da siyaset yapma biçimini, belediyelerin işleyiş biçimini, iktidar vekillerinin gözünü saraydan ayırmayan çaresizliğini, sivil toplum kuruluşlarının çekingen tutumunu, kadın ve gençlerin siyasete katılımını yeniden ayakları üzerine dikmek görevi ile karşı karşıyayız. Elbette kararlı bir muhalefet hattı inşa edeceğiz ancak tek başına sorun tespit eden, muhalefet eden bir yaklaşımla Kastamonu’nun ihtiyaçlarına cevap veremeyiz. Yereli yönetmenin hazırlıklarını, Türkiye’de iktidar olmanın hazırlıklarını yapmalıyız. Vidinlioğlu üsluba, dile özen gösteren bir başkan ancak Kastamonu Belediyesi yönetilemez durumda. Başkan yardımcılarından birisi istifa etti ya da ettirildi. Sanki belediye ‘çok başkanlık’ sistemiyle yönetiliyor. Aslında yönetilemiyor. Bunu ben söylemiyorum. Sokak söylüyor, halk söylüyor. Neredeyse bir yıl dolacak personel yeri değiştirme dışında ne yapıldı? Yeniden personel yeri değiştirme toplantıları yapılıyor. Bir de borçlanma yetkisi alındı. Her gün alışveriş yaptığım esnaf ‘seçim kurulunun verdiği mazbata kimin elinde’ diye bize dert yanıyor. Çünkü vatandaş öyle anlıyor, öyle algılıyor. Buradan sayın Vidinlioğlu’na sesleniyorum; halk seçim öncesi kuşe kâğıda basılı 70 sayfalık o albenili seçim kitapçığının gereğinin yapılmasını istiyor. Vardır, yoktur bilemem, iç çekişmelerinize belediyenin kurban edilmesini zinhar istemiyor” ifadelerini kullandı.
“YENİ AKİT OPERASYONCUDUR”
TBMM Adalet Komisyonu Başkanı ve Kastamonu Milletvekili Hakkı Köylü ile ilgili ortaya atılan iddialara da değinen Erbilgin; “Gece yarısı Yeni Akit eliyle şöyle bir haber düştü; ‘devletin kurumu olan Kastamonu Öğretmenevi'ni adeta kumarhaneye çevirdiği öğrenilen AK Parti Kastamonu Milletvekili Hakkı Köylü, İl Başkanı Doğan Ünlü ve beraberindeki bir grup bürokrat tarafından kumar masasında yakalanınca, muhabirlerimize saldırdılar.’ Buradan tüm arkadaşlarımı uyarıyorum; Hakkı Köylü’nün öğretmenevi merakını dünya âlem biliyor, yeni bir şey değil. Ancak haberi yapan Yeni Akit ise çok manidar, aman dikkat. Bunlar operasyoncudur, bunlar havuz medyasıdır. Yoksa Binali Yıldırım’ın oğlunu koruyanların Adalet Komisyonu Başkanı Hakkı Köylü’yü korumaması beklenemez. İsteseler ‘özel durumlarda kumar caizdir’ fetvası verirler konuyu kapatırlar. Eğer haber dedikleri Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu’nun ‘Hakkı Köylü, 17/25 Aralık sürecine ilişkin bana ‘Yüce Divan’a gidilmeli’ dedi’ şeklindeki açıklamasından sonra geldiyse çadır karışık demektir. Ülkenin çivisi çıkmış demektir. Eğer adalet komisyonu başkanı yaptığı göreve inanıyorsa, il başkanı itibarına inanıyorsa çıkıp açıklama yapacaklardır. Esas gözümüzden kaçırmamamız gereken AKP vekillerinden Hakkı Köylü Adalet Komisyonu Başkanı, Metin Çelik Anayasa Komisyonu üyesiyken bu ülkede her gün kadınlar öldürülüyor. 22 Şubat 2017 yılında muhaliflere yer açmak için açık cezaevlerinden ayrılma kolaylaştırıldı. 5 kez hücre cezası alan suç makinelerine bile bu imkân tanındı. Her gün hak hukuk adalet arayanların ahı işte bu vekillerin de üzerindedir. Bu istiklal şehri, bu cumhuriyet şehri, bu gazi şehir bu anlayışların ellerine terkedilemez. Kastamonu kaderine terk edilemez” diyerek sözlerini sonlandırdı.
BALTACI; “SORUNUN KAYNAĞI OLANLAR, SORUNU ÇÖZEMEZLER”
Kongrede partililere hitap eden Milletvekili Hasan Baltacı da şunları dile getirdi; “Cumhuriyete düşman ve CHP’ye her fırsatta parmak sallayanlara, partimizin ilk kongresinin bundan tam 100 yıl önce Sivas Kongresi olduğunu hatırlatmak isterim. Hem partimizin hem de ülkemizin temelleri o kongrede atılmıştır. Saray rejiminin savaştan savaşa sürüklediği bir ülkenin, işgal altındaki topraklarında, cumhuriyetin ve bağımsızlığın tohumları o gün atıldı. Ardından egemenliğimizin teminatı büyük millet meclisini kuruldu. 3 yıl sonra son işgalci de denize döküldükten sonra Cumhuriyeti ilan ettik. Ardından 30’lu yıllarda hızla bir kalkınma hamlesi başlattık. Tarım da ve sanayi de dev adımlar attık. Anadolu’nun yoksul çocuklarını kız erkek ayırt etmeden, kitapla ve bilimle buluşturduk. Bir aydınlanma seferberliği başlattık. Her şeyden önemlisi bir hukuk rejimi inşa ettik. 40’larda 2. dünya savaşından Anadolu topraklarını koruduk. 50’ler de çok partili sisteme geçtik.70’ler de Türkiye’yi sosyal demokrasi ile buluşturduk. 80’lerde darbelere karşı direndik ne pahasına olursa olsun demokrasiyi savunduk. 90’larda krizlerin karşısında, yoksulun ve emekçinin yanında olduk. 2000’lerde inşa edilmeye çalışılan tek adam rejimine karşı hala eşit, adil ve özgür yaşamak isteyen milyonların sesi ve partisi olmaya devam ediyoruz. Yola çıkarken egemenlik kayıtsız şartsız milletindir diyerek kararlılığımızı ortaya koyduk. Bugün de ‘egemenlik kayıtsız şartsız şahsımındır’ diyen tek adam rejimine karşı da aynı kararlılıkla mücadeleye devam ediyoruz. Şundan zerre kadar şüphem yok; içinde bulunduğumuz karanlıktan bu ülkeyi biz çıkaracağız. Çünkü Kastamonu’nun da ülkenin de derdi ile dertlenen biziz. Çünkü sorunun kaynağı olanlar, sorunu çözemezler.”
“BOZUK DÜZENDE SAĞLAM ÇARK OLMAZ!”
Cebrail, İsfendiyar ve Kırçeşme Mahallelerinde sağlık ocağı olmadığına, hastaneye ulaşmak için şehrin bir ucundan bir ucuna 1 saatte gidildiğini hatırlatan Milletvekili Baltacı; “Hekim eksikliğinden kaynaklı olarak randevuların günler ve bazen aylar sonrasına verildiğini bizden başka söyleyen çıkar mı, çıkmaz. Memleketin bütün fabrikalarını satıp, gözünü şeker fabrikasına diken, ‘Kastamonu Şeker Fabrikası satılacak dönüşü yok’ deyip de, şimdi fabrikaya eleman alınacakken kendi partililerini doldurmaya çalışanları unutur muyuz, unutmayız. Bu ülkede 1,5 milyon çocuk işçi varken, 1 milyona yakın çocuk, cemaat ve tarikat yurtlarına mahkum olmuşken, bu yurtlardan, her gün, taciz ve tecavüz haberleri gelirken, lüks beşik mevlit törenlerinde çocuklarına tek taş yüzük takanlar, utanırlar mı, utanmazlar. Garanti geçişli köprülerle, otoyollarla, yolcu garantili hava alanları ile Diyarbakırlı çocuklar, bilgisayar derslerini kartonla işlerken ‘her öğrenciye tablet vereceğiz’ diye Fatih Projesi ile bu ülkenin servetini yiyenler, doyarlar mı, doymazlar. Sırf Doğan Medya Grubunu alsın diye Demirören’e kredi vermek için yurt dışından 1 milyar 440 milyon dolar borç alan Ziraat Bankası gırtlağına kadar borçlu olan çiftçinin borcunu, siler mi, silmez. Sükse yapacağız diye, akıl dışı, bilim dışı bir kanala; 75 milyar lira buluruz diyenler, devletin çiftçiye olan 140 milyar lira borcunu öderler mi, ödemezler. Eşine pazar parası veremediği için, faturalarını ödeyemediği için, insanlar yaşamına son verirken, 744 bin TL’ye uçak kiralayıp, açılışa giden Diyanet İşleri Başkanı’ndan bu ülkeye hayır gelir mi, gelmez. Bizim çocuklar, KPSS’yi kazanıp mülakatta elenirken, 5 yerden maaş alan Fahrettin Altunlar’ın 8 yerden maaş alan Yiğit Bulutlar’ın gözleri doyar mı, doymaz. Eğer Mehmet Eşref Mutlu, Cide belediye başkanı seçilmese idi, Cide Belediyesi tesislerinde 30 bin liralık balık yenildiğini, Mansur Yavaş seçilmese idi, 1 milyar liralık ihalenin 188 milyon liraya yapılabileceğini, Ekrem İmamoğlu seçilmese idi, Ensar ve TÜRGEV gibi vakıflara belediye bütçesinden 357 milyon lira bağış yapıldığını öğrenebilir miydik, öğrenemezdik. Bozuk düzende sağlam çark olur mu, olmaz. Bu düzeni değiştirecek iradeyi çok uzakta aramaya gerek yok. Adalet yürüyüşündeki coşku, referandumda ortaya çıkan itiraz, 24 Haziran 2018’deki heyecan, 31 Marttaki umut, 23 Hazirandaki karalılık, Kanal İstanbul’a karşı gösterilen direnç, işte tam burada, bu salonda. Milyonların, geleceğe olan umudu bizi çağırıyor. Umutlarımızı ve hayallerimizi birleştirebileceğimiz milyonların var olduğunu biliyorum” dedi.
BÖBÜROĞLU; “İKTİDARIN RANT HIRSI HEPİMİZİN GELECEĞİNDEN ÇALIYOR”
Son olarak CHP Merkez İlçe Başkanlığı görevine seçilen Aydın Böbüroğlu, kendini tanıtarak başladığı konuşmasında şunları kaydetti; “Bugün ülkemizde toplumsal cinsiyet eşitsizliği ve kadına şiddet her geçen gün artıyor, gençlerimizdeki gelecek kaygısı, geçim sıkıntısı onları intihara sürüklüyor, can alıyor. Cumhuriyetin değeri fabrikalar, işletmeler teker teker satıldı. Bilerek ve isteyerek kurulan bu düzenin bir sonucu olarak işyerleri kapandı, ülkemizdeki işsiz sayısı 8 milyona ulaştı. Yoksulluk almış başını gidiyor, çalışan işçi geçinemiyor, köylünün tarlasını ektiği traktörü bankada icralık. Çiftçi perişan! Mazotuna, ilacına gübresine güç yetiremiyor, ürettiği ürün para etmiyor. Emekli sadece kendisini değil, üniversite bitirmiş çocuğunu da geçindirmek zorunda. Yüzde yüzü bulan elektrik, doğalgaz ve gıda zamları nedeniyle ay sonunu getiremiyor. Derelerimiz ve ormanlarımız tehdit altında, talan ediliyor. Halkın parası akıl ve bilim dışı projelerle iç ediliyor, yandaşın cebine aktarılıyor. İktidarın rant hırsı hepimizin geleceğinden çalıyor. Hukuk iktidarın sopasına dönüştürüldü, tek adama hizmet ediyor. AKP’nin dış politikalarındaki büyük hatalar, ülkemizi içeride ekonomik krize, dışarıda yalnızlığa sürüklüyor. Güçler ayrılığı ilkesi ortadan kaldırılmış, parlamenter sistem çalışamaz hale getirilmiştir. Cumhuriyetin temel değerleri yok edilmiş, özgürlükler kısıtlanmış akademisyenler, gazeteciler, yazarlar, öğrenciler cezaevlerine konulmuş, korku imparatorluğu kurulmuştur. İşte tamda bu yüzden ülkenin içinde bulunduğu olağanüstü koşullarda hep gençliğe görev gösteren, ‘bütün umudum gençliktedir’ diyen, Mustafa Kemal’in izinde yürüyen, kuruluşun ve kurtuluşun partisi Cumhuriyet Halk Partisi’nin genç ve dinamik neferleri olarak diyoruz ki; partimiz Türkiye’yi yönetmeye hazırdır.”
“MÜCADELEMİZİ ÖNCE KASTAMONU’DA SONRA TÜRKİYEDE BÜYÜTMEYE HAZIRIZ!”
Örgütün başarısının aynı hedefe kilitlenen adanmış kadrolarının gücünden geldiğini belirten Böbüroğlu; “Gücümüz, beraberliğimizdendir. Bu yapıyı birlikte inşa edeceğiz. Şu anda, ülkemiz bir dönüşüm yaşıyor. Cumhuriyetimizin teminatı, ülkemizi kuran, 96 yıldır her türlü zorluklara rağmen dimdik ayakta kalan partimize, her zamankinden daha fazla ihtiyaç var. Ülkemizin her alanda yeniden inşası, partimiz açısından tarihi bir görevdir. Yıkılan, tahrip edilen cumhuriyetimizin tüm değerlerini yeniden inşa edeceğiz. Çıkmış olduğumuz bu yolda bin bir türlü zorluğun olduğunun farkındayız. Size söz veriyoruz, milletvekilimiz Hasan Baltacı’nın da dediği gibi; ‘biz o kayığı bu limana ulaştıracağız.’ Çünkü Cumhuriyet Halk Partisi; çocuklarımızın eğitimi, çiftçimizin alın teri, işçimizin emeği, emeklimizin hakkı, esnafımızın yarını, yaşlılarımızın sağlığıdır. CHP, Türkiye’nin umudu, aydınlık yarınlarının güvencesidir. Ben ve ekip arkadaşlarımın adına, muhalefeti susturmaya çalışanlara inat, doğru bildiğimiz sözü söylemekten geri durmayacağımızın, hiçbir baskıya boyun eğmeyeceğimizin buradan sözünü veriyorum. Bu iktidar geldiği gibi gidecek. Halkımızın vicdanına güveniyorum, demokrasiye, laikliğe, insan haklarına, barışa ve özgürlüğe olan inancımızla mücadelemizi önce Kastamonu’da, ardından tüm Türkiye’de büyütmeye hazırım, hazırız. Bu yolda kararlı adımlarla yürüyeceğiz” şeklinde konuştu. (Nihan Kıran)