‘Gülmeyi bilmeyen dükkân açmasın’
MESLEK HİKAYELERİ
66 yaşındaki Kastamonuspor hastası esnaf Metin Velioğlu:
‘Gülmeyi bilmeyen dükkân açmasın’
1953 senesinde Kastamonu’da doğan 66 yaşındaki 31 yıllık esnaf Metin Velioğlu, hayatından kesitleri ve esnaflığa ilişkin incelikleri siz Doğrusöz okurlarıyla paylaştı. Doğma büyüme Kastamonulu olduğunu, ilkokulu bitirdikten sonra futbola duyduğu sevdadan dolayı ortaokul ikiden terk olduğunu belirten Velioğlu, aynı zamanda ciddi bir Kastamonuspor hayranı.
“OKULU FUTBOL SEVDAM YÜZÜNDEN BIRAKTIM”
4 kardeşin en büyüğü olan Metin Velioğlu, ortaokulu bırakmasının sebebini şu sözlerle açıkladı; “Okulu bıraktım, çünkü futbola sevdam büyüktü. Top peşinde koşardım. Ezelden beri bir sevda bu. Biz 4 kardeşiz, bir kardeşim vefat etti. En küçük kardeşim Merkez Bankasında Para Piyasası Genel Müdür Yardımcısı, çok zekidir. Diğer kardeşim de Ankara’da vergi dairesinden emekli. Çok zekilerdir. Ben de top peşinde koşacağım diye bıraktım okulu. Çalışmaya başladım. Çok işte çalıştım mesela berberlik yaptım, acentede çalıştım, bu şekilde küçük küçük işlerde çalışmaya başladık. Matbaacılık yaptım, Yeni Ses Gazetesinde çalıştım.”
31 sene Pattabanoğlu’nda tezgâhtarlık yaptıktan sonra emekli olduğunu, bundan öncesindeyse pek çok işte çalıştığını söyleyen Velioğlu; “Daha öncesinde çalıştığım bir yer vardı tezgâhtar olarak çalışıyordum. Ancak orayla anlaşamadık o yüzden yollarımızı ayırdık. Daha sonra 1976’da Pattabanoğlu’nda çalışmaya başladım. Pattabanoğlu’nda çalışma sürem 31 yıl. Emekli oldum emekli olduktan sonrada çalıştım orada, bırakmadı Kemal Pattabanoğlu” dedi.
“GECE BOYU MAÇA GİDEMEYECEĞİM İÇİN UYUYAMADIM”
Bu 30 yıllık çalışma hayatında hiç unutamadığı bir anısını paylaşan futbol sevdalısı Metin Velioğlu; “Bir Çarşamba günüydü. O gün de maç vardı. Şimdi Hacı Abi’ye (Kemal Pattabanoğlu) desem bana kızar, izin vermez. Zaten gidemem de sonuçta ben gitsem diğer çalışanlar da aynısını diyecek Metin Bey gidiyor, biz de gitmek istiyoruz diyecek. Gece boyu maç olduğunu bildiğim ve gidemeyeceğimi düşündüğüm için de uyumadım. O gün öyle üzülüyordum. Sonra Allah tarafından çok iyi denk geldi. İçeri vali geldi Aydın Arslan. Bana şöyle bir baktı. Stadyumda gazetecilik yaptığım dönemden tanıyordu beni. Futbolu çok sevdiğimi hatta hastası olduğumu da biliyordu. Şöyle bir baktı bana ‘Hacı Bey’ dedi. Eliyle beni işaret ederek ‘Bu arkadaşın maça gitmesi için izin vereceksin’ dedi. Ben çok şaşırdım. Zaten gitmeyi çok istiyordum. Hacı Abi de ‘Tamam valim’ dedi. Vali Arslan, ‘Hadi metin gidiyoruz’ dedi. ‘Nasıl gideceğiz?’ dedim. ‘Arabamla beraber gideceğiz’ dedi. Yanına bindim sonra şeref tribününe birlikte gittik oradan izledim maçı.
“O BEKÇİYİ ORADA GÖRSEYDİM DÖVERDİM”
Kastamonuspor için arşiv araştırması yaptığı sırada yaşadığı bir anıyı anlatan Velioğlu; “Eski Halk Kütüphanesinde Kastamonuspor arşivlerini tarıyordum. Merak ettiğim için hocaları, başkanları vs. 65’ten bu yana olanları. Bende birçoğu var ama olmayanları şöyle bir toplayım istedim. Kapıdaki bekçiyi de tembihledim ‘Arşivdeyim, aşağıdayım. Sakın haber vermeden kapıyı kitlemeyim çıkarken haber verin’ diye. 1 defa da değil, üzerine basa basa 5 defa söyledim. Neyse işimi bitirdim tam salona geldim birden alarmlar çalmaya başladı. Elimde de arşivler, kapı da kilitli. Eğer o bekçiyi orada görseydim çok fena döverdim, o kadar sinirlendim ona. Hadi 1 kez söylemiş olsaydım neyse belki unutmuştur derdim ama 3-5 defa üstüne basa basa söyledim çıkarken bana haber verin diye ama üzerime kapatıp gitmiş. Polisler geldi, Can Ozanoğlu orada çalışan memur bir arkadaşım, o da geldi açtılar kapıyı beni görünce karşılarında şaşırdılar. Polisler ‘Aa Metin abi sen miydin, bütün emniyet ayağı kalktı’ Olanı biteni anlattım. Tutanak tuttular.”
“GÜLMEYİ BİLMEYEN DÜKKÂN AÇMASIN”
Mesleğiyle ilgili olarak konuşan 31 yıllık esnaf Metin Velioğlu; “Meslek zor, kendi işin olsa boş ver dersin ama emir altına olunca o işi yapmak zorundasın. Bu meslek güleryüz ile yapılmalı. Gülmeyi bilmeyen dükkân açmasın. Bu meslekte müşteri her zaman haklıdır. Müşteri almasa da her zaman haklıdır. Mal sahibi haksızdır tabi bu benim fikrim. Müşteriye bakacaksın mesela geldiği zaman o müşteriye mutlaka bir ürün satacaksın. Satmak mecburiyetindesin. Satmasan bile o müşteriyi tatlı dille güler yüzle karşılayacaksın. O müşteri kaç tane dükkân gezerse gezsin yine senin dükkânını seçecek. Güler yüzlü atlı dili seçer müşteri. Bu meslekte güler yüz önemli. Saygı önemli, dürüstlük önemli. Kalbin temiz olacak en başta. Dükkâna senin çoluğun çocuğun da gelir, büyüğün de gelir, küçüğün de gelir, fakir de gelir garibanda gelir. Her türlü insan gelir.Hepsine aynı şeklide davranacaksın.‘Bu zengin biraz ona eşit davranmayalım bu gariban bunu boş ver geçiştirip göndereyim’ demeyeceksin. Müşteri kaç tane dükkân geçer buraya gelir. Güler yüzlü olursan Ama gülmez somurtuk bir şekilde sen müşteriyi karışlarsan müşteri bir daha sana gelmez. Ama güler yüz tatlı dil en önemli şeydir bu meslek dalında. Esnaflık çok zordur bir kere sattığın malı iyi bileceksin. Bilmediğin malı da satmayacaksın.” (Nihan Kıran) 2