‘İHH tüm haksızlıklara karşı sesini yükseltir’

Kastamonu İHH Başkanı Mücahit Dağdelenoğlu: ‘İHH tüm haksızlıklara karşı sesini yükseltir’ KASTAMONU İHH Derneği Başkanı Mücahit Dağdelenoğlu, derneğin ilimizdeki yardımlarına ilişkin gazetemize açıklamalarda bulundu. Dağdelenoğlu, İHH’nın nerede ve kime olursa olsun haksızlığa, zulme karşı olduğunu, mazlum ve mağdurun yanında durduklarını vurguladı. “SOBA VERMEKLE İŞ BİTMİYOR” Kastamonu İHH’nın 2014 yılında kurulduğunu ve 6 yıla yakın süredir hizmet ettiklerini, bu süreçte binlerce kişiye yardım etiklerini belirten Mücahit Dağdelenoğlu; “Özellikle muhacir olarak gelen kardeşlerimize yine Kastamonulu yetimlerimize yerli ailelerimize ve bizden yardım isteyen gerçekten ihtiyaç sahibi insanlara bir şekilde yardımcı olmaya çalışıyoruz. Genel itibariyle bizim yardımlarımızda mevsimsel çalışmalar ve o dönemin faktörleri etkili oluyor. Ekim-Kasım aylarında bahardan kış mevsimine geçişte insanların soba ihtiyacı oluyor. Afganistan’dan veya başka yerlerden kalkıp gelmiş insanlar soba yakmayı bilmiyorlar, evlerinde oturacak sandalyeleri yok, yeri geliyor yatakları yok. Biz onlarla irtibata geçtiğimizde önce ziyaret ediyoruz, ihtiyaçlarını belirliyoruz. Arkadaşlarımız gidip bakıyorlar ve ne lazımsa o şekilde bize bağış sağlayan bağışçılarımızla görüşerek yardım sağlıyoruz. Bu iki yıl içerisinde 200 civarında aileye soba kuruldu. Bu sene 70’ten fazla aileye soba kurduk, soba yakmayı öğrettik. Tabi soba kurmakla da kalmıyoruz. Yatak ihtiyacı varsa yatağını veriyoruz, battaniyeye ihtiyacı varsa battaniye veriyoruz. Aralarında soba yakmayı bilmeyenler de vardı, özellikle Iraklılardan, Suriyelilerden… Onlara soba yakma kursumuz da oldu geçen yıl. Sobayı vermek bir anlam ifade etmiyor, çünkü soba kurmayı bilmiyor adam. Çok dramatize olaylar var, yerinde gidip görmek lazım, vatandaşın evinde soba olmadığı için tenekenin içinde odun yakmaya çalışıyor. Bunun gibi olaylarla karşılaşıyor. Kömürlerini vermeye çalışıyoruz. Tabi bizim imkânlarımız da sınırlı, bağışçılarımızın bize verdiği kadarıyla destek sağlayabiliyoruz” dedi. “O ÇOCUKLARIN BABA HASRETİ VAR” Yapılan yardımların arasında Kastamonu’daki yetimlere de destek verildiğini açıklayan Dağdelenoğlu; “150 civarında yetimimize aylık destek sağlıyoruz. Kırtasiye ihtiyaçlarını, bayramlarda bayramlıklarını yapıyoruz. Dönemsel olarak gıda yardımı yapıyoruz, kuru gıda ve et yardımı yapıyoruz düzenli olarak. İnsanların mazlum olmamaları için mücadele ediyoruz. Efendimizin bir sözü var; Bir yetim başını okşamanın verdiği hazdan bahsediyor. Suriye’de Şüheda kampı denilen bir kampı var İHH’nın. Oraya gitmiştim. Yaklaşık 5 bin kişinin kaldığı bir kamp. Oradaki yetimlerin gelip sadece senin elinden tutmak istediğini gördüm, baba hasreti var o çocuklarda. Yetim başı okşamak psikolojik bir şey, hem okşayan kişi için hem çocuk için ayrı bir güzel etkisi var” diye konuştu. “İHH AYRIM YAPMADAN YARDIM YAPIYOR” Yerli ailelerin ihtiyaç durumunun daha az olduğunu, bunun sebebinin de Türk vatandaşı olana devletin, belediyenin yardımı olduğunu ifade eden Mücahit Dağdelenoğlu, şunları kaydetti; “Bizim Kastamonu’da yaptığımız yardımlar yüzde 50 yerli, yüzde 50 mültecidir. Bize bağışçımız ‘gerçekten ihtiyaç sahibi olana ver’ diyor. Iraklıya, Suriyeliye, Türk’e ver demiyor. Biz burada pozitif ayrımcılık deniyor ya, kendi vatandaşımızın mağdur ve mahzun olmasını elbette istemeyiz ama mülteciler de gelmişler burada bizim misafirlerimiz. Onların orada çocuklarıyla sobasız evde kalmalarına gönül razı olmaz. Herkesin kendine göre hayata baktığı bir pencere var. Biz orada Mekke müşriklerinin gözüyle de bakabiliriz olaya, Medineli ensarın gözüyle de bakabiliriz. Hangi pencereden bakacağınız ile ilgili bu durum. Etik pencereden bakacak olursak İHH kötü bir iş yapıyordur. Ama merhamet penceresinden bakacak olursak İHH güzel bir iş yapıyordur. İHH dil, din, ırk ayrımı yapmadan insan ihtiyacına odaklanıyor. Mazlum ve mağdurdan yanayız.” “İNANÇ DEĞERLERİMİZİN ARKASINDA NE KADAR DURABİLİYORUZ?” İHH’nın İslam dünyasında yetimlerle ilgilenen en büyük sivil toplum kuruluşu olduğunu vurgulayan Kastamonu İHH Başkanı Dağdelenoğlu, konuyla ilgili görüşlerini ve eleştirisini şöyle aktardı; “İHH İslam dünyasında en geniş organizasyonu olan kuruluş olmasına rağmen 100 bin yetime bakıyor dünyada. Bu yetimlerin 16 bin 500’ü Türkiye’de. Yetiyor mu diye soracak olursak yetmiyor. Buradaki temel sorun Müslümanların Müslüman gibi davranmamasında yatıyor. World Challenge diye bir kuruluş var. Bu kuruluş misyoner bir kuruluş ve 4 buçuk milyon yetime bakıyor. World Vision, WorldFood diye kuruluşlar var, bunlar 3’er 4’er milyon yetime bakıyor. Her ay düzenli olarak maddi destek sağlıyor. Biz yerli yetim sayımızı arttırmaya çalışıyoruz. Bizim bunları sorgulamamız lazım, kendi inanç değerlerimize ne kadar sahip çıkıyoruz ve aktifiz, söylediklerimizin ne kadar arkasında duruyoruz. Bu önemli bir mesele. Kastamonu’da bizi eleştirenler var mesela, sadece yurt dışına yardım yapıyoruz zannediyorlar ama onlar bizi tanımadıkları için böyle söylüyorlar. Buraya gelip tanısalar böyle demezler.” “İHH TÜM HAKSIZLIKLARA VE ZULME KARŞI SESİNİ YÜKSELTİR” Son olarak 20 Aralık’ta yapılacak olan Doğu Türkistan’daki Çin zulmüne dikkat çekmek için yapılan yürüyüşe Valilik tarafından izin çıkmadığı gerekçesiyle yürüyüşün iptal edilmesine de değinen Kastamonu İHH Derneğinin Başkanı Mücahit Dağdelenoğlu; Zulme temelde ortadan kalkması için bir şey yapmalıyız. Ne diyor ‘Elinle durdurabiliyorsan elinle durdur, elinle durduramıyorsan sesini yükselt, onu da yapamıyorsan kalbinden buğz et ki bu imanın en zayıf noktasıdır kalbinden buğz ederek haksızlığın karşısında durmak.’ İHH tüm haksızlıklara tüm zulme karşı sesini yükseltir. Sadece yardım kuruluşudur ama pek çok alanda yardımcı olma endişesi vardır. Onun için biz Cevizli Parktan Nasrullah Meydanına kadar yürüyelim diye düşünmüştük saat 18.00’da. Bunun için bir heyet oluştu. Kastamonu’nun önde gelen isimleri ile birlikte. Ve biz sadece İHH adına da yapmayacaktık tüm herkesle konuşuluyordu, herkesi davet ettik buraya, ama ne yazık ki Valimiz bundan önce pek çok gece yürüyüşüne müsaade ettiği halde farklı grupların, bu yürüyüşe müsaade etmedi, izin vermedi. Kanundaki bir maddeye dayanarak 2911 sayılı yasada ‘yürüyüşler gece karanlığa sarkamaz’ diye bir madde var, o maddeye dayanarak bunun yapılmasına izin verilmedi. ‘Sessiz çığlık’ karanlıkta insanlar hiçbir şey konuşmadan sadece meşale yakarak ya da telefon ışığıyla yapılacak bir yürüyüş olacaktı. Öyle tasarlanmıştı. Emniyet Müdürlüğü de bize güvenlik sıkıntısının olmayacağını kendilerinin müsaade ettiklerini de söylemişlerdi aslında. Rachel Corrie vardır. Hayatının okunması gereken biri. O kadın gibi olsa herkes dünyada mesele kalmayacak. Hristiyan, Filistin’de, Gazze’de tankların altında ezilerek öldü. Annesine yazdığı bir mektup var. Burada İsrailliler Filistinli Müslümanlara Amerika’nın verdiği silahlarla zulmediyorlar. Zulüm eğer bizdense ben bizden değilim diyor. Gazze’de bir doktorun kliniğini yıkmak için gelen buldozerin altında ezilerek can veriyor. 1 koli iki gıda yardımı yapalımla bu meseleler düzelmez” dedi. (Nihan Kıran / ÖZEL HABER)