Zam ağacının dalındaki piyango bileti!
Her yılın sonunda olduğu gibi bu sene de “2019! Gitmeden bir güzellik yap da şaşırt bizi!” diye şehirli bunalımlar içinde çıkış yolu arayanlara rağmen gidecek olan yılın hiç şakası yoktur! Çünkü artık 1 gün sonra “Ne hâliniz varsa görün!” diyerek çekip gitmekten başka bir şey düşünmemektedir!
Sene boyu kırılan kalplerin, söndürülen umutların ve hayal kırıklıklarının bir listesi yapılmadığından önümüzdeki sene bunlar olmamış gibi yaşanacağından emin olabilirsiniz!
PİYANGONUN MİLLİSİ OLMAZ MI?
Sevgili ülkemde her yılın sonunda benzer tartışmalarla günlerin canına okur, yeni yıl başlayınca da hoyratça harcanan o günlere yanarız! Heyhat ki bu yanma, boşa harcanan günleri geri getirmeye yetmez!
İşte yine yılın son günlerini bildik tartışmalarla harcıyoruz. “Piyango bileti haram mı?” Ya da “Yılbaşını kutlamalı mıyız?” temalı soru ve tartışmalara şunlar da ekleniyor: “80 milyonluk ikramiye size çıkarsa ne yapardınız?” Çeşit bitti mi sandınız, devamı var. Mesela “Yılbaşını nerede kutlayacaksınız?” ve sair!
Bu konu ve sorular gündemdeyken Samsun Müftüsü, yıl bitmeden ona damgasını vurdu ve yılbaşı kutlamasının bir kültür yozlaşması olduğunu belirtip “Piyangonun ve kumarın millisi olmaz!” diyerek milli piyangoya karşı da tavrını belirledi!
Sayın Müftü’ye hatırlatmak isterim ki piyangomuz artık milli değil hocam! Evet, 6 ay önce Türk-İtalyan ortaklığındaki bir şirkete 10 yıllığına devredildi! Kumar, loto ve sanal şans oyunları elbette haramdır hocam ama bu haramlara olan ilgi yıldan yıla daha artıyor, fark ediyorsunuz değil mi? İnsanlarımızı bu gibi şeylerden medet bekleten ekonomik durgunluğun da bunda payı olabilir mi acaba?
Zonguldak’ta jandarmanın mühürlediği kaçak kömür madeninin mührü sökülüp işçiler onlarca metreye indirildiyse ve burada çıkan patlamada 2 işçi ölüp 1 işçimiz yaralandıysa Şırnak’taki kömür madeninde göçük altında kalan 1 işçimizin cesedine ulaşıldıysa bu helal midir hocam?
İnsanların yaşama sevinçleri, hepimizin bal gibi bilip söylemeye cesaret edemediği birtakım hırsızlar tarafından hunharca çalınıp doğalgaz borularına asılıyor, kimyasal zehirlere katılıyorsa bu helal sayılır mı peki?
Aman hocam, aslan hocam! Kültür yozlaşması konusunda da haklısınız! Yılbaşı kutlamalarındaki abartıdan, kapitalizmin tüketim ekonomisiyle bütünleşen yanından çoğu Hristiyanın dahi memnun olmadığını, hatta eleştirdiğini de biliyor muyuz peki?
Fakat Diyanet görevlileri olarak yılbaşı hassasiyetiniz kadar toplumdaki infial hâlini de görünüz ve bunun tek nedenini “maneviyat eksikliğinde” aramayınız, ekonomik nedenler üzerine de kafa yorunuz!
İnsanların yaşama sevinçlerini birileri çalıyorsa bari din görevlilerimiz asık suratlı konuşmalar yerine insanı hayata bağlayıp onlara neşe veren güler yüzlü sözler etsinler de yarın mahşer gününde bu hayatî sorumlulukları hatırlatılmasın!
* * *
Ve evet çam ağacı! Çam ağacı süsleyenler ve süslemeyenler, yılbaşı hediyesi alanlar ve almayanlar diye bir bölünmeyi de her yıl bitiminde konuşur, hatta yaşarız! Çam ağacı olanlar, olmayanlara hava atmasın, olmayanlarsa “Evimizin ortasında yapay da olsa bir çam ağacı yok!” diye üzülüp ağlamasın!
Çam ağacının yokluğunda size teselli verecek şeyleri görmenizi isterim! Güzel ülkemde her yeni yılda dallı budaklı bir zam ağacı her yurttaşa hükümet tarafından hediye edilir, e artık bu hediyeyle sevinip sevinmemek de size kalmıştır! Üstelik bu ağacın dallarına piyango bileti asan yurttaşlarımız da bol miktarda bulunmaktadır! Zam ağacının acı meyvelerini sene boyu yemeye mecbur olsanız da bir ağaç sahibi olmak iyi bir teselli değil midir? “Yerinde kalsın o teselli!” dediğinizi duymadım sanmayın!
* * *
Dışarısı beyaza bürünmüş ve bazı köy yollarımız kapanmışsa kimsenin bundan zarar görmemesini dileyerek Ataol Behramoğlu’ndan karlı bir şiirle:
“Beyaz, ipek gibi yağdı kar
Yağdı kirpiklerine bir kızın
Yağdı mavi bir nehre
Saçlarıma yağdı
Otobüslere
Ağaçlara
Evlere
…
İstedim ki
Daha güzel
Olsun şu dünya.
İstedim ki
Beyaz
İpek gibi yağan karın altında
Bitsin artık
Bu sürüp giden alçaklıklar.
Bir bebek
Ölüm tehdidi altında yaşamasın
Beşiğinde.
…
Bırakın, beyaz
İpek gibi yağan karın altında
Hayallerimiz olsun.
Yaşayalım
Özgür
Güzel
Düşünceli.
Anlatalım
Düşündüklerimizi birbirimize.
Sevinç egemen olsun her yerde
İnsanca
Bir kaygı.
Beyaz, ipek gibi yağdı kar.
Yağsın…”
© 2020 Doğrusöz Gazetesi. Tüm hakkı saklıdır. İzinsiz ve kaynak gösterilmeden kullanılması yasaktır.