Türkiye’de Fransız ihtilali sonrası etkin bir aktör düşünce sistemi haline gelen “pozitivizm”in, Osmanlı modernleşmesine bağlı olarak Cumhuriyet’e de yansıyan zihniyet değişiminin ve algısının bir sonucu olarak, bilimlere bakış da Batı merkezli oldu. Mesela, mitoloji denilince ilk akla gelen nedense Yunan ve Roma mitolojileridir. Halbuki bu mitolojilerin asıl çıkış yeri Mısır’dır, Mezopotamya’dır, Anadolu’dur. Ayrıca her toplumun, her milletin kendine has bir mitolojik tarihi de vardır Türk mitolojisi de bu anlamda bizlere zengin anlatılar sunmaktadır.
Günümüzde mitolojinin Antik Yunan’a maledilmesinin arkasında bu efsanelerin Yunanca ve Latince olarak kaleme alınması yatar. Efsaneler bilimi anlamına gelen mitolojiyle eski insanlar ne anlatmak ve onunla ne yapmak istemişti? Bizlere öğretilen Yunan Mitolojisi’nde geçen tanrılar ve tanrıçalar sadece sözlü bir geleneğin günümüze kadar uzanan yansımaları mıdır?
İçinde birçok gizem barındıran antik dünyayı genel anlamda halen “hayranlık” içinde izliyoruz. Onları anlamaya çalışırken öğretilerinin hayatımızın içine kadar girdiğini fark etmiyoruz bile. Mitolojide geçen bu karakterlerin antik dünya insanı için gerçek birer tanrı ve tanrıça olarak görüldüğünü onların adına yapılan devasa tapınaklardan anlıyoruz. Zaten mitoloji de içinde tanrısal öğeler barındıran sözlü geleneklerle günümüze kadar gelen öğretiler değil midir?
Tapınakların ardında saklı kalmış geçmişi araştıran bilim insanı merak perdesini araladıkça tüm dikkatler bu mitsel varlıkların üzerine çekildi. Önce sinema dünyası ve sonra PC oyunları derken çocuklarımızın odasını süsleyen oyuncaklar olarak evlerimize girdi.
Artık her biri çocuklarımız için birer kahraman olmuştu. Güçlü duruşlarıyla sinema filminde bizlere sundukları karakterler onları biz büyüklerin gözünde dahi çekice hale getirmişti. Belki de bu yüzden oyuncakçılarda gördüğümüz o rengarenk peluşlardan yapılmış bu sevimli mitolojik kahramanları çocuklarımız istediğinde onları kırmadan hemen alıverdik.
ZEUS, APOLLON VE DİĞERLERİ BİZLERE NE ANLATIYOR?
Postmodern çağın içindeki bizler için belki de sorulacak sorular şudur: Bu mitsel kahramanlarla ilgili olarak eski insanlar da bizim gibi mi düşünüyordu? Bizlerin mitoloji olarak adlandırdığı bu efsanelere Yunan halkının onlara yüklediği misyonla aynı mıydı? Antik Yunan vazolarından Tapınak alınlık ve metoplarına kadar heykellerini nakış gibi işledikleri Zeus, Apollon, Artemis, Medusa ve diğerleri bize ne anlatıyordu?
En yüksek, daha yüksek hatta daha daha yüksek tepelere kurulan bu tapınaklar belliki Yunan halkı için çok önemli tanrı ve tanrıçalara aitti.
Antik Yunan insanı Antropomorfizm’e yani tanrıların insanlara ait tüm özelliklerine sahip olduklarına inanırlardı. Yalnız onlar için tanrı ve insanı birbirinden ayıran bir önemli bir fark olmalıydı?
O da hiç şüphesiz inandıkları tanrılara ölümsüzlüğü katmaktı. Öyle ya, tanrı kavramı aynı zamanda ölümsüz olmalıydı. Belli ki bu düşünceden yola çıkan Antik Yunan insanı da mitolojide adı geçen tanrıları için devasa tapınaklar yaptırmış, onları plastik sanat eserlerinde en güzel ve en çekici şekilde anlatırken, onların ölümsüzlüğünü de bizlere göstermek istemişlerdi.
devamı yarın…
…dünden devam
GERİ DÖNÜŞÜ MÜMKÜN OLMAYAN HASAR!
Özellikle çocukların soyut ve somut kavramının henüz oluşmağı dönemde kendini yaratan tanrı ile ilgili sorular sormaya ve şekilsel olarak bir yaratıcı kavramı olarak yaratanı zihninde oluşturmaya çalıştığını hepimiz görürüz. Çocukların bu çok kritik döneminde duygularıyla algılayamadığı ve zihinde tasarlayamadığı yüce varlığı anlatabilmek hiç şüphesiz oldukça zordur. Tam büyüme çağında beyninde binbir soru olan çocuklarımıza bu tanrı ve tanrıçaların oyuncaklarını almak, çocuklarımızda geri dönüşümü mümkün olmayan hasarlara yol açabilecektir. İslam’a inanmış Müslüman bir toplumun Müslüman çocuklarına eski Yunan’ın pagan yapılanmasının bir tezahürü olan “tanrı-tanrıça” kavramlarını mı yoksa İhlas Suresi’ndeki “bir” olan “Allah” kavramını mı anlatacağız? İşte asıl soru ve sorun bu…
Bizler Antik Yunan halkının tanrı ve tanrıçalarını sevimli birer oyuncak olarak görürken, onların Yunan halkı için neler ifade ettiğini de bilmemiz gerekiyor.
YUNAN’IN ZEUS’U
Profillerine baktığımızda Yunan Mitolojisi’nde geçen tanrıların tanrısı Zeus’un bir erkek çocuğuna âşık olduğu için onu kaçırdığını, kız kardeşiyle evlendiğini ve babasını öldürdüğünü görürüz. Zeus’un nefsani olan insana özgü özellikler taşıması bir tarafa, adeta eşcinselliğe ve ensest ilişkiye onay vermesi gelecek neslimiz olan çocuklarımız üzerinde bırakacağı olumsuz ve zararlı etkiyi hayal dahi edemeyiz.
Mitoloji’de Zeus’tan kısaca şöyle bahsedilir: Babası kendine yerine geçmesinden korktuğu Zeus’u daha doğmadan öldürmek ister. Zeus doğduğunda diğer tanrılar onu bir mağarada saklar. Zeus orada bir keçinin sütü ile büyür. Zeus büyüdüğünde kendini emzirerek büyüten keçiyi öldürür ve postunu kendine kalkan yapar. Sonra kendisini bebekken öldürmek isteyen babasını öldürür. Sonra kardeşi Hera ile evlenir.
Zeus çapkın bir tanrıdır. Ama aynı zamanda Ganymedes isimli erkek çocuğu görüp ona âşık olacak kadar da sapıktır.
Ganymedes Troia Kralı Tros’un oğludur. Zeus Ganymedes’i bir kartala dönüşür ve kaçırır. Onu Olimpos dağına götürür. Ganymedes artık Zeus’un ve oradaki diğer tanrıların içkilerini sunan bir oğlan olmuştur. Eşcinselliğin inandıkları tanrı tarafından meşrulaştırılmasını Antik Yunan Mitolojisi’nin bu hikâye ile adeta övünürcesine vazo süslemelerine yansıtmalarından görmekteyiz.
Antik Yunan vazo süslemelerinde eşcinsellik horoz sembolü olarak kullanılmış ve ünlü ressamlar eşcinselliği ön plana çıkartan seramikler boyamıştır. Antik Yunan’da eşcinselliğin yaygın olması tanrıları Zeus’un cinselliğini mitolojik konu olarak işlemeleri ve tanrılarına kattıkları ölümsüzlüğü de günümüze kadar taşımayı başardıklarını görürüz.
İşte bu noktada çocuklarımız için seçtiğimiz oyuncakların, izlettiğimiz çizgi filmlerin ve PC’lerde oynadıkları oyunlardaki oyuncu karakterlerinin ne denli önemli olduğu görülüyor.
Soyut ve somut kavramı gelişmemiş olan çocuklarımızın tanrıyı Yunan mitolojisi içinde araması ve bu tanrının meşrulaştırdığı eşcinsellik ve ensest evliliği çocuklarımızın bilgiye kolay ulaşabildiği günümüzde öğrenip kendine süper kahraman edinmeyeceği iyimser bir düşünce olur.
GELECEĞİNE SAHİP ÇIK
Milli kültürümüzle ve dini inancımızla alakası olmayan bu tarz sapkınlıkların mitolojik ögeler kanalıyla çocuklarımızın beyinlerinde geriye dönüşü mümkün olmayan hasarlara yol açabileceğini unutmayalım. Çocuklarımız anne-babayı örnek aldığı gibi, hayalini kurdukları süper kahramanları da örnek alabilirler. O yüzden çocuklarımızın oyuncak seçiminde oyuncağın çocuğa verdiği bir mesaj olabileceği akıllardan çıkartılmamalıdır. Sistemli bir şekilde dini inancımızın ve milli kültürümüzün yok edilmeye çalışıldığını görüp, milli manevi değerlerimizi çok iyi öğrenip, öğreterek çocuklarımıza yani geleceğimize sahip çıkalım.
PAGAN’IN ÖLÜMSÜZLÜĞÜNE BİZLERİN KATKISI
Pagan inanışın günümüzde yayılma hızına baktığımızda, hiç şüphesiz Antik Yunan insanının tanrı ve tanrıçalara kattığı ölümsüzlüğe bizlerin de katkısının olduğunu görürüz. Halen bu tanrı ve tanrıçaların isimlerinin ve şekillerinin PC oyunlarında, oyuncaklarda ve filmlerde kullanılması onların 2000 yıldır yaşatıldığının kanıtı değil midir? Bu da onların ölümsüzlüğüne bizlerin de katkı sağladığını göstermez mi?
© 2020 Doğrusöz Gazetesi. Tüm hakkı saklıdır. İzinsiz ve kaynak gösterilmeden kullanılması yasaktır.