Şehirdeki reklam panolarında epeydir ilanını görüyordum. Bir eğlence merkezinin tanıtımı yapılıyor, burada sahne alan sanatçılardan haber veriliyordu. Memlekette her türden insan varsa eğlence mekânlarının da bir takipçisi olacaktı ve bu durum gayet normaldi.
Mekânın tanıtımı yeni yıl yaklaşırken daha da arttı ve bir Osmanlı dönemi rakısından ismini alan bu işletme sosyal medyadaki “Çıplak Çengi” reklamıyla tanıtımda zirveyi aramaya başladı! Fakat bunu yaparken “Tosun Paşa” filminde Kemal Sunal’la Şener Şen’in arasında geçen konuşmayı alarak aslında bir telif gaspına da imza attı! Her şey, yılbaşı eğlencesi için rezervasyonların bir an önce alınması adınaydı ve mubahtı bu anlayışa göre!
Elbette herkes yeni yıla televizyon başında mandalina ve kuruyemiş yiyerek ya da Charles Dickens’ın “Bir Noel Şarkısı” öyküsünü okuyarak girmeyecek! Birileri, önceden yer ayırttığı mekânlarda bir güzel eğlenecek ve sağ salim evine varabilirse vurup kafayı yatacak, yeni yılın ilk gününe bomba gibi bir zihinle merhaba diyecek! Kıskanmayın!
Yok, hayır! Bana buradan Cem Karaca’nın şarkısında geçen diskoteğin önünde kâhya duran Yahya’dan ve Abdurrahim Karakoç’un şu dörtlüğünden bahsettirmeyin:
“Şerefe kalkan bardaklar
Şeref vermez şerefsize!..
Bre ayyaş dangalaklar
Lazım değil şeref size!..”
* * *
Değerli büyüklerim arasında İstanbul Aksaray’da huzur aranan ve şehrimizin plakasını da taşıyan eğlence mekânında tecrübe edinmiş olanlar bulunabilir! Şöyle bir sorsak ne hikâyeler çıkar değil mi?
Kastamonu’da kazanılan ticaret ya da köy paralarıyla Aksaray’daki bu mekânda ve benzeri yerlerde gecelerini karartan, en az 8-10 sevgilisi bulunan kadınlardan medet arayan, hatta pavyon önünde bıçak darbeleriyle canını teslim etmiş olanlar yok mudur?
Aralarında eski-yeni belediye başkanlarının, işadamlarının ve şehrin ileri gelenlerinin de bulunduğu bu huzur arayan ekibin şimdi şehrimizdeki bu hizmetten yararlanmaması beklenebilir mi?
Ya sen? Senden haberim yok mu sanıyorsun? Kredi kartı borcunu şişirip üstüne bir de sağdan soldan topladıklarınla aileni terk edip eğlence mekânlarında huzur ve mutluluk arayan arkadaş! Mekânın adındaki üzüme kapılıp da ortalığı duman etme! Yılın son gecesi yiyeceğin üzümlerin yeni yılda ayva olarak geri döneceğini bilmiyor musun?
Sorumlu bir yazı işçisi olarak görevimi yerine getirdim, geri yanı sana kalmış!
İNEBOLU İTALYA’NIN İLÇESİ DEĞİLDİR!
İnebolu’da Zarbana Çayı çevresini kaplayan alana HES ve Kaya Regülatörü yapımıyla ilgili olumlu sonuçlanan ÇED Raporu’na itiraz edilmişti. Nihayet güzel haberler geldi. Kastamonu Bölge İdare Mahkemesi, “itiraz yolu kapalı olmak üzere” yürütmeyi durdurdu ve doğayı müteahhit kârına teslim etmedi.
Konuyla ilgili “HES’inize Karşı Hepimiz Platformu” çatısı altında mücadele eden insanlarımız bir olup işin peşini bırakmadılar ve bu sonuçta emekleri büyüktür, hepsine teşekkür ediyorum.
11 Temmuz günü bu köşeden “İnebolu İtalya’nın bir ilçesidir!” başlıklı yazımla konuyu gündeme getirmiş, özellikle şehir merkezindeki ilgisizliği eleştirmiştim. Yazımın sonunda “HES’inize Karşı Hepimiz Platformu’nun mücadelesine kulak verelim, gerçekten ‘hepimiz’ olalım ki şuralı-buralı, şu görüşlü-bu görüşlü diye bizi bölmek isteyenler kaybetsin!” demiştim. Hepimiz olunca kazanmadık mı?
İnebolu’nun, Kastamonu’nun bir ilçesi olduğu konusunda da artık anlaştık galiba!
Cevat Çapan’ın Kavafis’ten çevirdiği şiirle:
“Bir başka ülkeye, bir başka denize giderim, dedin
Bundan daha iyi bir başka şehir bulunur elbet.
Her çabam kaderin olumsuz bir yargısıyla karşı karşıya;
-Bir ceset gibi- gömülü kalbim.
Aklım daha ne kadar kalacak bu çorak ülkede?
…
Yeni bir ülke bulamazsın, başka bir deniz bulamazsın.
Bu şehir arkandan gelecektir.
Sen gene aynı sokaklarda dolaşacaksın,
aynı mahallede kocayacaksın;
aynı evlerde kır düşecek saçlarına.
Dönüp dolaşıp bu şehre geleceksin sonunda.
Başka bir şey umma-
ömrünü nasıl tükettiysen burada, bu köşecikte,
öyle tükettin demektir bütün yeryüzünde de.”
© 2020 Doğrusöz Gazetesi. Tüm hakkı saklıdır. İzinsiz ve kaynak gösterilmeden kullanılması yasaktır.