Halkımız arasında Receb, Şaban ve Ramazan ayları “üç aylar” olarak isimlendirilerek bu aylara, diğer kamerî aylara göre daha fazla önem verilir. Bu ayların “kutsal”, “mübârek”, “faziletli” olduğuna inanılır. Dahası bu aylarda yer alan kimi gecelerin (Reğâib, Mirac, Berat, Kadir ) özel bir takım ibadetlerle ihyâ edilmeye çalışıldığı görülür. Örfte bu şekilde genişçe yer bulan inanç ve uygulamaların dinin ana kaynaklarında ve ilim geleneğimizdeki yeri nedir? Bu yazıda “kısaca” buna temas edeceğim.
“Senin Rabbin dilediğini yaratır ve seçer. Onların ise seçim hakkı yoktur.” (Kasas, 68)
“Allah, yaptığından sorumlu tutulamaz; onlar ise sorguya çekileceklerdir.” (Enbiyâ, 23)
“Üç aylar” ifadesi Kur’an ve Sünnet’te yer almaz. Kur’an’da Araplar arasında bir örf olarak savaşmanın haram kabul edildiği dört aya (Zilkade, Zilhicce, Muharrem , Receb) gönderme yapılır. Bu dört haram aydan bir tanesi de [halkımızın üç aylar olarak isimlendirdiği ayların ilki olan] Receb ayıdır. Receb ayında özel olarak oruç tutma ile ilgili herhangi bir sahih hadis mevcut değildir.
Hadis konusunda otorite olan İbn Hacer el-Askalanî, Receb ayına ilişkin halk arasında bulunan söylentilerin ne derece doğru olduğuna ilişkin yazdığı müstakil eserinde şöyle der:
“Receb ayının fazileti ile ilgili veya bu ayda tutulacak orucun, o ayın belirli bir zamanında tutulacak orucun, belirli bir gecede yapılacak ibadetin fazileti ile ilgili olarak hüccet olmaya elverişli hiçbir sahih hadis bulunmamaktadır.” (İbn Hacer, Tebyînü’l-aceb bimâ verede fî şehri Receb, s. 23)
Bununla birlikte Receb ayının ilk gecesinde yapılan duanın reddolunmayacağı yönündeki kanaat ilk dönemden itibaren mevcuttur.. Nitekim, Hz. Ömer’in oğlu Abdullah’ın şöyle dediği rivayet edilir:
“Şu beş gecede yapılan dua reddedilmez: [Perşembeyi Cumaya bağlayan] Cuma gecesi, Receb ayının ilk gecesi, Şaban ayının ortasındaki [Berat] gece[si] ve iki bayram [öncesindeki arefe] gecesi.” (Abdürrezzak, Musannef, IV, 317 (7927 no’lu rivayet)
İmam Şâfiî de el-Ümm adlı eserinde bu rivayete yer vererek şöyle söylemiştir:
“Bize gelen haberlere göre şu beş gecede yapılan duaya icabet edilir: Cuma gecesi, Kurban bayramı [arefesi] gecesi, Ramazan bayramı [arefesi] gecesi, Receb ayının ilk gecesi, Şaban ayının ortasındaki gece.” (el-Ümm, I, 264)
Buna göre Receb ayının ilk gecesinde dua etmeye özen ve önem göstermenin selef arasında bir aslının bulunduğu görülmektedir.
Genel olarak haram aylarla ilgili olarak Ebû Davud’da yer alan –ve kimilerince zayıf kabul edilen- bir rivayette şöyle buyrulmaktadır:
“Haram aylarda bazen oruç tut, bazen terk et!” (Ebu Davud, Sıyam, 54)
Yine Ahmed bin Hanbel’in Müsnedinde peygamberimizin genel olarak haram aylarda oruç tutmayı tavsiye ettiği belirtilmektedir.
Receb ayı da haram aylardan birisi olması hasebiyle bu ayda oruç tutmanın, tıpkı diğer haram aylarda olduğu gibi faziletli olduğu söylenebilir. Yine bu ayın ilk gecesinde dua etmenin kabule vesile olduğu inancıyla dua edilebilir.
Dolayısıyla bir Müslümanın, Ramazan ayı dışında peygamberimizin diğer hadislerindeki tavsiyeleri de göz önünde bulundurularak “Muharrem” ve “Şaban” aylarında diğer aylara göre daha çok oruç tutması sünnete en uygun davranıştır. Ancak Ramazan ayına dinç bir şekilde girebilmek için Şaban’ın ikinci yarısından sonra oruç tutmak tavsiye edilmemiştir.
Bizzat Kur’an’da adı geçen Kadir gecesi de dâhil olmak üzere bu gecelerin hiçbirine dair özel bir ibadet şekli söz konusu değildir. Sahih kaynakların “hiçbirinde” özel bir namaz şeklinden söz edilmemiştir. Muhakkik âlimler bu tür “özel ibadet” tarzı uygulamaların, reddedilmesi gereken bid’atlar kapsamında yer aldığını özel olarak ifade etmişlerdir.
(Bezzar, Müsned, XIII, 117 (6496 no’lu rivayet); Taberânî, el-Mu’cemü’l-evsat; IV, 189 (3939 no’lu rivayet); İbnü’s-Sünnî, Amelü’l-yevm ve’l-leyle, s. 610 (659 no’lu rivayet); Beyhakî, Şuabu’l-îman, V, 348 (3534 no’lu rivayet)
Bu rivayet her ne kadar sahih ya da hasen derecesinde sağlam olmasa da ilgili olduğu konu “amellerin fazileti” meselesi olduğundan ve âlimlerin geneline göre bu gibi meselelerde zayıf hadislerle de amel etmekte bir sakınca bulunmadığından bu şekilde dua edilmesinde bir beis yoktur. Dahası bu fazileti elde etmek için bu şekilde dua etmek iyi bir davranıştır. Nitekim bu uygulama halkımız arasında da bir örf haline gelmiştir.
Rabbimiz, gerek üç aylar gerekse diğer zaman dilimlerimizi hayırlı, bereketli, rızasına ve elçisinin sünnetine uygun bir şekilde değerlendirmeyi bizlere nasip eylesin.
© 2020 Doğrusöz Gazetesi. Tüm hakkı saklıdır. İzinsiz ve kaynak gösterilmeden kullanılması yasaktır.