(19 ARALIK )
Yeni yıl, gelmiyorum, derse!
Şurada hepi topu 12 gün kaldı. Sonra yeni bir yılın içinde bulacağız kendimizi. O kadar basit mi peki? Ömrümüz vefa ederse öyle olacak gibi görünüyor! Tabii bir de 2020’nin karşımıza dikilip: “Hadi oradan başka kapıya! Ben yokum bu oyunda, size 2021 baksın!” deme ihtimali de var!
Böyle bir durumla karşılaşırsak dünyada kaos meydana gelir mi dersiniz? Belki de içinde bulunduğumuz ve uğruna kendimizi paraladığımız dünyanın pek de ciddiye alınmaması gerektiğini öğrenmemiz açısından hayırlı da olabilir bu!
Yoksa “Gelmezse 2020, keyfi bilir, biz 2021’i de vurdumduymazca yaşarız!” demezsiniz değil mi?
* * *
Yılbaşı eğlencesi için tatillerini ayarlayanlar, restoranlardan yer ayırtanlar, 10’dan geriye sayarak yeni yıla biraz daha para harcayarak girmek isteyenler, evlerinde TV başında mandalina ve kuruyemiş yiyerek yılı karşılamak isteyenler… Hangisinden isterseniz, hepsinden bulunur dükkânda, bilirim!
* * *
Amacım, “Yılbaşı için programınız ne?” diye sormak değil! “Öyleyse derdin ne be adam?” diyorsun duyuyorum. Koca bir yılı daha geride bırakırken hangi hâli yaşıyorsunuz, onu konuşalım diyorum.
Mesela; geçen sene var olanlar, yılın şu vaktinde hâlen yaşıyorlar mı? Kızdınız mı bana? Hadi ama! Kafka “Ölümün olduğu bu hayatta hiçbir şey ciddi değildir aslında!” diye boşuna söylememişti!
İşte şimdi de bir yılı geride bırakmak üzereyiz. Aralık yüzümüze bile bakmaz oldu! Ne yağmur ne kar! Varsa yoksa sisli bir hava, biraz kendini gösteren güneşten umut dilenciliği yapıyoruz, o kadar!
Senenin bugününe kadar geçen zamanın muhasebesini yapmayacak mısınız? Yahu hemen aklınıza öyle gelir-gider dengesi gelmesin! Artık geride kalan 352 gün nasıl geçti?
Dünyanın hâli hal değil, farkındayım! Ben, kendi hâlinizden dem vuruyorum! Hadi, itiraf edin! Yediniz, bitirdiniz kendinizi değil mi? İnşallah bu kadar zamandır peşinde koştuğunuz turnayı gözünden vuramamışsınızdır! Neden mi?
Bakın şair Birhan Keskin ne diyor konu hakkında? “Turnayı gözünden vuranlar bizden değildir. Turnanın kalbinden dem vuranlar bu tarafa.”
İşte bu sözü hayat felsefeniz yapmanız için iyi bir imkân yakaladınız belki de! Hâlâ çek-senet peşinde misiniz? Ticaretsiz de olmuyor değil mi? Ama ya o hilebazlığa ne demeli? Ya o rüşvete?.. Peki, korkutup sindirdiklerinize?.. Bir gün onlar da güçlenip sizin peşinize düşmeyecekler mi? Sonra belki sizi…
Dosdoğru olmak ne zor değil mi? Bunun aksi bir hâlinizde bereketiniz olmaz, haberiniz olsun! Hele bir de malınızda mülkünüzde haram kuşkusu varsa aman ki aman!
* * *
Milli Piyango’nun 80 milyonluk yılbaşı ikramiyesi için sabırsızlananlar var mesela! Biletler harıl harıl alınıyor, biliyorum. Ya çıkarsa?..
Yılbaşı ikramiyelerini kazananlar ve yaptıkları üzerine bir üniversite tezi hazırlanmadı henüz! Hazırlansa çok da faydalı olabilirdi ama geçen yılın ikramiye sahibiyse hâlen ortaya çıkmadı!
“Tahsil edilmeyen ikramiye, devlete mi yoksa özelleştirilmiş olan Milli Piyango’ya mı kalacak?” diye kafa yorduğunuzda “Zenginin malı…” diye başlayan sözle karşı karşıya kalabilirsiniz, haberiniz ola!
Yılın bu son günlerinde neleri düşünüyorsunuz? Geçen günün ömürden olduğu gerçeğini tekrar hatırlatmak isterim size! Sağlığınız yerinde ve sevdikleriniz yanınızdaysa büyük ikramiyenin esas talihlisi sizsiniz, haberiniz olsun!
Can Yücel’den bir şiirle:
“Sararıp dökülmeden önce kızaran yapraklar ki onlar
Şan verdiler ortalığa bütün bir sonbahar
Mevsim dönüp de yeniden yeşermeğe başlayınca rüzgâr
Çıplaklığında o atın yine onlar koşacaklar
O çocuklar
O yapraklar
O şarabi eşkıyalar
Onlar da olmasa benim gayrı kimim var?”
© 2020 Doğrusöz Gazetesi. Tüm hakkı saklıdır. İzinsiz ve kaynak gösterilmeden kullanılması yasaktır.