BİR DOST
ALİ SAĞIR (18 HAZİRAN 2020 KÖŞE)
Ayasofya’yı kapalı tutmak…
‘Durup dururken nereden çıktı bu “Ayasofya” tartışması’ diyenler olacaktır elbet. Lakin son günlerdeki tartışmalara bakılırsa, mevzu yakın zamanda daha da çetrefilli bir hâl alacağa benzer. Şöyle ki; çoğu insanımız bilmese de veya farkında olmasa da Ayasofya, Hıristiyanların özellikle büyük bir kesimi için Kudüs’ten sonra en kutsal mabed konumunda.
Yıl olmuş 2020, Büyük Fetih’in üzerinden 567 sene geçmiş, dünya değişmiş, dev imparatorluklar tarihe gömülmüş, hâla sindirilememiş, kabul edilememiş bazı haklar, imtiyazlar üzerinden saçma sapan tartışmalara maalesef korona bile engel olamıyor.
Neymiş efendim ‘Ayasofya artık bir dünya mirasıymış, üzerinde hak iddia etmek, herhangi bir tasarrufta bulunmak uluslar arası anlaşmalara, evrensel hukuka aykırı’ymış vesaire vesaire…
Diyelim ki öyle… Peki adama sormazlar mı;
“Madem Ayasofya bir dünya mirasıydı, onu binlerce şehit vererek fetheden ve dünyaya, gelecek nesillere vakfeden komutanın hakkını, hukukunu hiçe sayarak, çiğneyerek 89 sene evvel cami olmaktan çıkarıp müzeye çevirirken de miras değil miydi?”
Biliyorum zor; “Bırakın Ayasofya’yı tekrar cami yapmayı, Sultanahmet de müzeye dönüştürülsün” kafasındaki zevata, ecdadı, mirası anlatmak… Lakin; dünya bu kadar değişmişken o kafa da bir şekilde değişmeli, değiştirilmeli. Yoksa elimizde ne kutsal kalacak, ne de alnımızı secdeye koyacağımız bir mabed.
* * *
“Günahı onu değiştirene ait olacaktır”
Hz. Fatih’in bu günleri taa 567 sene 15 gün önceden görerek verdiği şu emre, bıraktığı şu mirasa dikkat çekmek isterim;
“İşte bu benim Ayasofya Vakfiyem, dolayısıyla kim bu Ayasofya’yı camiye dönüştüren vakfiyemi değiştirirse, bir maddesini tebdil ederse onu iptal veya tedile koşarsa, fasit veya fasık bir teville veya herhangi bir dalavereyle Ayasofya Camisi’nin vakıf hükmünü yürürlükten kaldırmaya kastederlerse, aslını değiştirir, füruuna itiraz eder ve bunları yapanlara yol gösterirlerse ve hatta yardım ederlerse ve kanunsuz olarak onda tasarruf yapmaya kalkarlar, camilikten çıkarırlar ve sahte evrak düzenleyerek, mütevellilik hakkı gibi şeyler ister yahut onu kendi batıl defterlerine kaydederler veya yalandan kendi hesaplarına geçirirlerse ifade ediyorum ki huzurunuzda, en büyük haram işlemiş ve günahları kazanmış olurlar. Bu sebeple, bu vakfiyeyi kim değiştirirse; Allâh’ın, Peygamber’in, meleklerin, bütün yöneticilerin ve dahi bütün Müslümanların ebediyen laneti onun ve onların üzerine olsun, azapları hafiflemesin onların, haşr gününde yüzlerine bakılmasın. Kim bunları işittikten sonra hala bu değiştirme işine devam ederse, günahı onu değiştirene ait olacaktır. Allâh’ın azabı onlaradır. Allâh işitendir, bilendir.”
(Fatih Sultan Mehmed Han / 1 Haziran 1453)
* * *
“Türk vatanını satmaya denk bir suçtur”
Üstad Necib Fazıl’ın gençliğe Ayasofya Hitabesi’nde dediği gibi;
“Ayasofya açılmalıdır. Türk’ün bahtıyla beraber açılmalıdır. Ayasofya’yı kapalı tutmak, Yunanlıya “ben yapamıyorum; sen gel de kendi hesabına aç!” demekten farksızdır. Ayasofya’yı kapalı tutmak, Birleşmiş Milletler’den Afrikalı yamyam devletlerine kadar aleyhimize rey verdirip kendileri müstenkif geçinen Batılılara “artık benim hayat hakkım kalmadı!” demektir. Ayasofya’yı kapalı tutmak, bu toprağın üstündeki 30 milyon ve altındaki 30 milyar Türk’ün semâları tutuşturan lanetine hedef olmaktır. Ayasofya’yı kapalı tutmak, Allah’a sövmeye, Kur’an’a tükürmeye, Türk tarihini kubura atmaya, Türk iffetini kirletmeye, Türk vatanını satmaya denk bir suçtur.”
* * *
“Biraz daha rahmet yağsın… Sel yakındır”
“Gençler!
Bugün mü, yarın mı, bilemem!
Fakat Ayasofya açılacak!.. Türk’ün bu vatanda kalıp kalmayacağından şüphesi olanlar, Ayasofya’nın da açılıp açılmayacağından şüphe edebilirler. Ayasofya açılacak… Hem de öylesine açılacak ki, kaybedilen bütün mânalar, zincire vurulmuş masumlar gibi onun içinden fırlayacak!.. Öylesine açılacak ki, bu millete iyilik ve kötülük etmişlerin dosyaları da onun mahzenlerinde ele geçecek… Ayasofya açılacak!… Bütün değer ölçülerini, tarih hükümlerini, dünyalar arası mahsup sırlarını, her iş ve herşey hakkındaki gerçek miyarları çerçeveleyici bir kitap gibi açılacak… Allah tarafından mühürlenmiş kalplerin mühürlediği Ayasofya, onların aynı şekilde mühürlemeğe yeltenip de hiçbir şey yapamadığı, günden güne kabaran akınını durduramadığı ve çığlaştığı günü dehşetle kolladığı mukaddesatçı Türk gençliğinin kalbi gibi açılacak… Ayasofya’yı, artık önüne geçilmez bu sel açacak… Bekleyin gençler!.. Biraz daha rahmet yağsın… Sel yakındır.”
(1965 / Milli Türk Talebe Birliği)
* * *
Kendinize, ailenize iyi bakın, sağlıkla kalın…
© 2020 Doğrusöz Gazetesi. Tüm hakkı saklıdır. İzinsiz ve kaynak gösterilmeden kullanılması yasaktır.