YARINA NOTLAR
SEDA YÜKSEL (13 TEMMUZ 2020 KÖŞE)
Geç mi erken mi?
İnsan; doğası gereği birçok şeye sahip olmak, yaşamak ve yapmak ister, gezip görmek ister. Küçük, büyük hangi yaşta olduğumuzun pek de önemi yok istediklerimizin, eğer istediklerimiz bize uygunsa. Çünkü istediklerimiz içimizden, gönlümüzden gelir. Zamana ve yaşa takılmamalıyız. Peki yapabiliyor muyuz o gönlümüzden geçenleri yaşıyor muyuz, hayatımızı olabildiğince?
“Toplum ne der, nasıl bakar” diye düşünüp ukdeler kalıyor mu içimizde? Sonrası ise yapmak istediklerimizi sırası değil deyip erteliyor o gün erken dediğimiz şey ilerleyen yıllarda geç olabiliyor, ya da geç olması mı sizin için tam vakti? “Geç mi erken mi” cümlesi ve düşüncesi aslında birçok şey çağrıştırabilir sizlere. Geç olan şey nedir sizin için? Ya da erken olan şeyler nedir? Veya tam vakti dediğiniz şeyler nedir? Bazen hayatımız da bazı şeyler olur sırası değil, erken deyip onu iteleriz. Ya da bazen karşımıza bir fırsat çıkmıştır bu benim için artık çok geç deyip ondan tamamen vazgeçer, ona hiç fırsat vermez hiç o düşüncenin kıyısından bile geçmeyiz ve böylece bazen güzel şeyleri kaçırabiliriz. Ya da sizin için tam vakti dediğiniz şey aslında o gün erken deyip kaçırdığınız veyahut benden artık geçmiştir dediğiniz şey, geç dediğiniz şey aslında tam vaktidir o zaman. Tam vakti dediğiniz şey her şey bittikten sonra değil ister erken ya da ister geç, işte o zaman sizin için tam vaktidir. İnsan bazen anlamayabilir ve değerlendiremeyebilir böylece değerlendiremediği gibi de erken deyip itelediği şeyler benim için geç dediği her şey aynı yerinde kalmıyor eskiyorve bazen de geçip gidiyor. Peki geç dediğimiz ya da erken ediğimiz birtakım şeylerin toplumun bizim üzerimizde etkisi var mı diyecek olursanız?
…
Maalesef ki bizler toplumun “ne der, ne düşünür” diye dediğine takılıp birçok şeylerden vazgeçiyoruz. Böyle yaparak kendi fikirlerimiz karşısında toplumun fikirleri, ne düşündüğü daha önemli oluyor. Dikkatinizi çekerimki böyle yaparak kendi hayallerimizden kendi kendimizi mahrum bırakıyoruz bırakın demek isteyen dediğini desin siz gerçekten istiyorsanız bir şeyleri, mesela ne mi? Okumak! 40 yaşındasın ve okumak istiyorsun bir yandan da düşünüyorsun ben okursam okumak istediğimi söylersem toplum acaba buna nasıl bakar ne düşünür? deme ve demeyin. Siz sizi yaşayın insan biriciktir, tekdir. Hayaliniz varsa tüm içtenliğinizle onu arzulayın ve isteyin. Bırakın insanlar demek istediklerini desinler siz olmazsanız bir başkasına diyecekler ve demeye de devam edecekler ama siz vazgeçtiğinizle içinizdeki ukdelerle kalacaksınız ve toplumun bundan haberi bile olmayacak, siz üzülürken hayalini kurduğunuz o şeyleri yaşayamadığınızdan ötürü. Hayatınızda hiçbir şey için bu benim için geç demeyin, ya da erken demeyin, daha var demeyin, var olmayan ve geç olan siz istemediğinizde artık geçtir ve geçmiştir. Kabil olan, olanaklı olan her şey insanın elindedir onu, hayalinizi, heveslerinizi, gerçekleştirecek olanda sizsiniz, onu olanaksız hale getirecek olanda siz siziniz. Geç olan şey siz bıraktığınız zamandır.
Size erken veya geç olan şeyler o gün ve o sırada gerçekleşen mümkün olan şeylerdir. Her şey zamanını bekler. Bunu şöyle de diyebiliriz aslında; gündüz ve geceyi düşündüğümüzde muazzamdır değil mi? Her şey düzen içinde ve her şey sırasını bekliyor gece biraz daha gece kalmıyor ya da gündüz biraz daha uzun aydınlanmıyor kimse kimsenin zamanını almıyor ve yer de işgal etmiyor. Zaman çok kıymetli, zaman hiç durmadan akan bir nehir gibi. Her saniyesi önemli eğer hayatımızı bu şekilde idame ettirebilirsek bizlere geç geldiğini sandığımız hiçbir şey geç olmayacak, erken diye bir şey yok sadece zamanı değildir. Hayatı yaşanılır kılan şeyler zamanında yapılması mümkün olan şeylerdir.
Düşünceler karşısında kişi, düşüncelere yenilmemeli. Burada kişinin iradesi önemli tabi. İnsan ne kadar ve nereye kadar dış düşüncelere karşı direnebilir. İnsan iradesini güçlü tutmalı bütün düşünceler karşısında. Her ne olursa olsun eğer yapmak isteği şeyler faydalıysa kendisi için onun peşinden gitmeli. Yoksa herkes demek istediklerini demeye devam edecek. İnsan hayalini yaşamalı eğer mümkünse, mümkün olanda, aslında her şey insanın elinde kişi emek vererek en zorlu şartları en rahat hayata geçirecek olanda kişinin kendi elinde, en zorlu şartları yine en iyi hale dönüştürecek olanda insanın gayretindedir. Aslında kaderimizde bir nevi kişinin kendi elindedir. Kader zorluk karşısında gayrete aşıktır. İnsanın çektiği zahmette bir gün rahmete dönüşür. Siz yapmak istediğiniz, gönül verdiğiniz şeyleri tüm yüreğinizle arzulayın ve tabi emek verin. Sahip olduklarınız ne geç ne de erkendir, tam da vaktidir.
Sabahattin Ali şöyle söylemiş;
“Ve çok geçten daha kötüsü yoktur hayatta.”
© 2020 Doğrusöz Gazetesi. Tüm hakkı saklıdır. İzinsiz ve kaynak gösterilmeden kullanılması yasaktır.